dandik amerikan korku filmleri ve bilimum genci bir mekana kapatıp, korkuta korkuta öldürme temalı filmlerin en çok beklenen olayıdır. şişmanın, gözlüklünün, yaşlının, sarışının ölmesine alışmış bünyeler artık. bir lafımız yok.. hadi baş roldeki herif de kaslı vücudu ve daha önceki filmlerinin hatrına ölmedi onda eyvallah... ulan sırf başrolde diye çelimsiz kadını niye öldüremiyorsun katil bozuntusu? çakma zombi?
şu kötü karakterlerin mallıkları dillere destandır. o konuya girmeye bile gerek yok. ızbandut gibi katilin zorla kaldırdığı silahı, bu başroldeki hanım abla öyle bir savurur ki, yok öyle bir göt korkusu. ilahi bir kuvvet sanki yarabbim! öyle bir sokarlar ki bu çırpınışları gözünüze, anlarsınız ki bu kadın ölmeyecek.. imkansız yani ölmesi.
hele bir de bu kadında beyaz badi var ise hiç öyle sonunu merak etmeye gerek yok. başroldeki gariban erkek ölecektir. diğerleri zaten ölmeye programlıdır, bir yolunu bulur öldürtürler kendilerini. bizim abla da, müsait bir su, duş, havuz bulup tişörtü ıslatmak suretiyle memeleri sergiler. işte o saatten sonra ölmesi imkansız hale gelir.
fakat bazı filmler vardır ki; boktandır, senaryo dandiktir, oyunculuk vasattır ama o kadın ölür. tam da o anda bağırmaya başlarım, "işte benim katilim bu" diye. işte bir korku filminin mutlu sonu kesinlikle budur. tahmin edilmeyen son gözümde mutlu sondur. yoksa mutluluğun tanımı bu dandik korku filmlerinden öğrenilmez. katil bile mutlu değildir lan bu filmlerde. önüne geleni doğrar, yine bir memnuniyetsizlik, bir hayattan bezmişlik. rahat ol biraz, relaks, tişört beyaz değilse dal gitsin. kral sensin. yürü koçum.