1930'a kadar 5. sınıflarda haftada yarım saat seçmeliye inmişti. Sonra o da kaldırıldı.
1935-1948 arası okullarda hiç din dersi yoktu.
1948'de 4. ve 5. sınıflara yeniden seçmeli din dersi kondu. (Bkz: "ismet inönü: Din ve Laiklik", Semih Kalkanoğlu, Tekin,1991)
Niye?
Seçimler yaklaşıyordu. CHP dinsizlikle suçlanıyordu. Seçmene şirin görünmek gerekiyordu.
O yılbaşı CHP'li Nihat Erim yurt gezisine çıkmış, gericiliğin alıp yürüdüğünü inönü'ye rapor etmişti.
Rapordan hemen sonra Nurcular operasyonu yapıldı. Said Nursi tutuklandı. Bir hafta sonra Erim, günlüğüne şu notu düştü:
"Akşam üzeri inönü çağırdı. izlenimlerimi çok dikkat çekici bulduğunu söyledi. 3 tedbir düşünüyor: 1- ilahiyat fakültesi açmak, 2- imam ve hatip mektepleri açmak, 3- ilkokulların 3. sınıfından itibaren ihtiyari olarak din dersleri okutmak. (..) 'Mesele mühimdir, geciktirmeye gelmez' dedi." (Erim 2005; 248)
inönü, irtica tehdidi ve dinsizlik iddiasıyla baş etmenin yolunu, din dersleriyle islam'ı doğru öğretmekte bulmuştu.
Genel kanının aksine ilahiyatlar, imam hatipler, din dersleri, DP'den çok CHP'nin eseridir.
12 Eylül'de de din dersleri zorunlu hale getirilmiştir.
* * *
Şimdi yeni anayasada din dersinin yeniden seçmeli olması tartışılıyor.
Elbette böylesi daha demokratiktir. Ancak işin yasaları aşan ve yasalarla da dizginlenemeyen bir baskı boyutu var.
Derse girmeyen çocuklar üzerindeki "mahalle baskısı" ne olacak?
"Mümin çocuklar" sınıfta din dersi yaparken, bahçede oynayanların "dinsiz" damgası yemesi nasıl engellenecek?
Ramazanda bir tek açık restoran bulunmayan Anadolu kentlerinde, çocuklarını derse kaydettirmeyen aileler nasıl korunacak?
Bugün işini kaybetme ya da dayak yeme korkusuyla oruç tutmak zorunda kalanlar, yarın aynı baskı nedeniyle çocuklarını "seçmeli" derse yollamak zorunda kalmayacaklar mı?
Yoğunlaşan faşizan baskı, yasaların önüne geçiyor.
"Sokağın iktidarı", baş etmesi güç bir diktatörlük halini alıyor.
* * *
Din dersi konusunda çare, dersi seçmeli yapmaktan önce, dersin içeriğini düzenlemek, onu ibadet eğitimi olmaktan çıkarıp tüm dinleri hakkaniyetle ele alan, bilimsel bir derse dönüştürmek, bir de yazının başında örneğini verdiğim türde "hoca"ları bertaraf etmektir.
Genel baskıya gelince...
Onun kalıcı çaresi, toplumsal dayanışmadır.
Haklarının tehdit altında olduğuna inananların, kazanımlarını kaybetme korkusu yaşayanların, oruç tutmaya, din dersi almaya, örtünmeye zorlananların bu baskıya toplu halde göğüs gerebileceği, örgütlü bir sivil dayanışma...