gitmek..
ucu bucağı olmayan göğe, göğsümü yaslayarak; asılmış yıldızlara, kiraladığım harflerle yapıştırdığım söyleşilerimi, kuru odunlara okurken yaktığım kağıt parçalarına, göz torbalarımdan çıkan tuzlu olduğu kadar saf damlalara anlatırken dinle beni kadın.!
anlatacaklarım; ölü bir adamın son duası edilirken giydirilen zırhına atılan her kürek dolusu yirle zehirlenirken, filiz verecek tohumların miğferimi delmesiyle sona yaklaşıyor..
sayfasını çevirmekten kendimi alıkoyamadığım defterim; güneşin arkasına saklanmış kalemime yol gösterirken kaybettiğim beyin sinirlerimden birer hatıra..
dudaklarımın arasına aldığım sigaramın çizdiği portreye bakarak bir kez daha yanılıyorum; yine aynı yerdeyim, gitmekse sadece bir yok oluştan ibaretmiş.!