ibadetlerin illeti ile hikmetini karıştırmış kişilerdir. (burdaki illet kelimesi "hastalık" veya "maraz" anlamında değil, "sebep" anlamındadır.) Şöyleki: islam inancına göre bizler elest meclisinde Allahu tealayı (c.c.) Rabb kabul ederek ona kulluk (ubudiyyet) etmeye söz vermişiz ve bu sözümüze istinaden dünya hayatında imtihan olmaktayız. ibadetin kelime anlamının kulluk (ve kulluk vazifeleri) olduğunu göz önüne alırsak bizim ibadet etmemizin sebebi (yani illeti) cennet veya sevap kazanmak olamaz. böyle olursa niyette bir samimiyetsizlik olur. Biz ancak Allah (c.c.) emrettiği için (madem ki o'nu rabb kabul etmişiz) ibadet etmeliyiz. bunu karşılığında bize dünya ve ahirette verilenler ise bu ibadetlerin hikmetleridir. Yani misal orucu sırf allah emrettiği için tutarız ama oruç tuttuğumuz için dünyada mesela sağlık ahirette de cennet kazanabiliriz. Kazanırız demiyorum çünkü ibadeti değerlendirecek yalnız allah'tır. dilerse hiç vakit kaçırmadan namazını kılmış birini cehenneme atabileceği gibi günahkar birini de doğrudan cennetine koyabilir. hüküm o'nundur kim karışabilir? ama sevap için veya cennet için ibadet biraz pazarlık veya tüccarlık gibi algılanıyor kusura bakmayın. bu ibadetin olmazsa olmazı olan niyeti halis olmaktan çıkarabilir. niyet ederken "allah rızası" için demiyor muyuz? "niyet ettim sevap kazanmak için oruç tutmaya" gibi bir niyetlenme ihlastan uzaktır. yine de keşke bu başlık "zavallılar" diye açılmasaydı. inançlı insanları rencide etmeye hakkımız yok.