post modern dönemi insanlığı herşeyi kıskanır oldu, kendi egolarını doyuramayan canavar haline geldiler yetmedi insanların mahrem duygularını oyuncak yapma çabası içerisinde birbirlerini aşağılar oldular... zavallılaştılar, zavallılaştılar... küçük beyinleri hiç bir zaman almadı; dünyanın uzak ucunda bir yerde bazı insanların birbirlerinin inançlarını/ sistematiğe bağladıkları kavramlarını yorumlarken dikkatli olmaları gerektiğini... sonra sonra öyle bir yerin varlığını unuttular hatta öyle bir duruma geldi ki insanlık o yerdeki canlılarda unuttu onlarda konuşmaya başladı silahlarını doğrulttu dostlarına sevdiklerine en kötü silahlarını düşüncelerini sözlerini... sağlıksız aslı olmayan anlayışsız yobaz düşüncelerini birbirlerine doğrulttular tek amaç birini yaralamak. tiksinmekte kimileri şöyle ki nasıl çirkinleşiyor insanlar yargılarıyla. nasıl çirkinleşiyor biliyormuş anlıyormuş gibi gözükürken, nasıl çirkinleşiyorlar birbirlerini hiç tanımadan bu şansı vermeden savaşırken; inanıyormuş gibi gözüktükleri düşünceleri doğrultusunda. kimsenin içini açıp bakamazsınız ibadetini nasıl kimin için ne uğruna yaptığını anlayamazsınız hatta ve hatta şu cümleyi kurduğunuz peşine düştüğünüz anda hiç tanımadığınız onca insanı genelleme içerisine sokmuş olursunuz basit aslı olmayan bilmeden ortaya sallanan bir genelleme. ibadet zaman zaman nefes alabilmektir ya da beceremeyenler için egosunu aç bırakmak... hoş bu zamanda bunu anlayanı bulmakta ayrı dava. herkes taraf olmuş bir yana, saçıl babam saçıl...