bir gün ansızın çıkıversen karşıma,
tut elimi desen, götüreyim huzura.
sen sadece oturup bana baksan,
gülüşünle kalbimin pasını söksen olur mu?
gözlerimizi kapatıp hayallere dalsak,
çiçeklerin içinden bana doğru koşsan filmlerdeki gibi.
kavuşunca sımsıkı sarılsak dakikalarca ayrılmadan,
papatyalardan yapılmış tacı taksam sabah ördüğüm saçlarına.
mutluluk ülkemin prensesisin desem, sen de kabul etsen olur mu?
iki çocuğumuz olsa gözleri sana benzeyen,
iki kız çocuğu.
sevilmeyi ve mutlu olmayı sen öğretsen, sevmeyi de ben.
çimenlerde yuvarlansak bütün gün.
onlar cıvıldasa kuşlar gibi, biz el ele oturup izlesek yorulunca.
yuvadan uçtuklarını görsek, bizim ki gibi mutlu bir dünyaya.
o gün hüzünlensek ama ağlamasak, aslında ömür boyu ağlamasak olur mu?
başbaşa geçirsek son günümüzü,
yaslasan başını omzuma, benim de bir elim belinde.
bastonlarımızı koysak kenara, gözlüklerimizi çıkartsak,
son kez kırışmış ama nur yanaklarında dolaşsa ellerim
son kez bakıp birbirimize kapatsak gözlerimizi yüzümüzde tebessümle.
kimseler bulamasa bizi rahatsız edemese.
küçük evimizin önündeki mavi oturakta öylece kalsak yıllarca olur mu?
bir gün ansızın çıkıp gelmenle,
bu hayal gerçek olur mu dersin?