Gece iner şehre;
Hüzün biner yüreklere
Ağırdır hüzün, taşıyamaz öyle her bünye,
Taşıyabilene mükemmeldir;
Yorar önce ama imkan verir hafifliğin anlamını öğrenebilmesi için kişiye,
Malum bilinmez elde olan elden bir kez düşmedikçe.
Gece iner şehre;
Özgürlük sızar şehrin sessizliğine
Sokakların her metrekaresine,
Denizin her köpürüşüne,
Evinde oturan bir genç kızın zihnine,
Sonrasında da mükemmel bir yayılma hızıyla bütün benliğine.
Gece iner şehre;
Bir aşık yolcudur o saatlerde
Sevdiğinin yanından çok uzak iklimlere,
Yaşlar yeminli dökülmemeye ama
işlemiyor bu yemin içerilerde,
Akamaz belki dışarı ama
En coşkulu haliyle akar da içerde, yıkar bütün bilinenleri,
Önünde bırakmaz hiçbir şeyi, hiç kimseyi
Sade ve sade sevgiliyi, yari, kalbin eşini, oluşumunun tek nedenini.
Gece iner şehre;
Bir anne yolcular yavrusunu rüya aleminin en derinliklerine
Devlerin canavarların içine.
Ama kocaman bir zırhı vardır küçüğün;
Yüzüne yatmadan önce yerleştirilmiş sıcacık bir buse.
Gece iner şehre;
Birileri sarılır kaleme,
'işte bu sefer anlatabileceğim seni' diye
'işte bu sefer dökebileceğim hislerimi deftere'.
Gece güler haline,
Sever böylelerini, samimidir bütün istekleri,
Sever de ondan izin vermez yapabilmesine
Her yeni gün yeni bir yanını gösterir de hissettirir eksikliğini şaire
Şair tekrar sarılır kaleme
Yeni bir aşkla yeni bir şevkle;
Onlar da öyle iki sevgilidir işte
Mutludurlar birbirleriyle delice
Bütün gün birbirlerini beklerler her saniye artan eşsiz bir hevesle.