bir diyar varmış herkesin içinde
geç farkettim varlığını da büyüklüğünü de
ben uğraşırken dışımdakiyle
sarsıyormuşum içimdekini şiddetle.
hani her şeyin küçüğü şirindir, güzeldir ya
içimdeki de bir bakıma minyatürü dışımdakinin
ben anlayamazken dışımdakileri, çözemezken meseleleri
ararken kaçacak yerler, sığınacak kalpler
gözüme ilişti, keşfettim içimdeki ülkeyi
ya da o sundu kendini ,bana da iyi geldi 'ben buldum' demek
keşf-i alem ettim demek.
bu diyarda gezinir tek tek incelerken her detayını
görüyorum ki ben onu yeni keşfetsem de
içindeki bütün figürlerin, karakterlerin özü benim.
hepsi benden oluşuyor.
biriyle tanıştım mesela;
küçükmüş ben burayı keşfetmeden önce
ve büyüme dönemi benim arayış dönemime denk gelmiş
bulduğumdaysa tamamlamış büyümesini
ağlamıyormuş artık eskisi kadar
ama sanki gülmüyomuş da eski şiddetiyle
öyle dediler diğerleri
diğerleri mi?
tabi bahsetmeli onlardan da
ama başroldekinin ilk tanıştığım-eskinin çocuğu şimdinin büyüğü- olduğu asla göz ardı edilmemeli.
adı mı?
önemli mi ki,
siz verin ona istediğiniz ismi
yerleştirin kalıbına istediğiniz cismi
o geçmiş bunlardan artık
anlamış bunların gereksizliğini.
diğerleri;
birinci kişi; bu diyarın yöneticisi olma yarışındaki iki rakipten biri
eskiden çok güçlüymüş
ezermiş rakibini
ama işte onun da yaşam çizgisindeki en şiddetli eğim
benim arayış zamanıma denk gelmiş.
güçten düşmüş önce
geçicidir demiş, mevsimdendir demiş
gün geçtikçe farketmiş ki
ciddi yaralar oluşmakta bünyesinde
önce saklamış bunları gözlerden ırak yerlerde, siyah siyah örtülerle
sonra farketmiş ki örtmek iyice zarar veriyor berelerine
görün işte demiş; yoruldum, yaşlandım demiş
be hey ezeli rakibim
kürsü sana kaldı demiş
ben tanıdığınız, güvendiğiniz mantık
bu yarışta düştüm demiş.
burda devreye ikinci kişi girmiş
ezeli rakip,
eskinin güçsüzü, yeninin güçlenmekte olanı
bildiğiniz, tanıdığınız kalp
devralmış bütün yetkileri
mantığa da yardım ederek, onu güçlendirerek, kendine getirerek
yaraları iyileştikçe kalbin, dikleşmiş oturuşu
yeni evindeki pencereden gün geçtikçe daha fazla şey görebilmeyi başarmış
ki sevmiş de gördüklerini,
takdir etmiş kalbi.
kalp de unutmamış onun meziyetlerini ve kimi alanlardaki sınırsız yetkisini kaldırmamış.
ikisinin de her daim olmuş yandaşları, destekçileri
gerek güçsüz zamanlarında gerekse en güçlü;
onların da hayatlarında arayışım dönüm noktası olmuş
eskiden birbirini gördüğünde başını çeviren aşkla sorgu mesela
artık birbirleri olmadan eksik olduklarını anlamışlar.
ben onlarla tanıştığımda yanyanaydılar ve birbirlerine hayranlıkla bakıyorlardı;
ben de onlara.
sevdim ben bu ülkeyi, benimsedim içindekileri sahiplendim hepsini;
ve her zaman ziyaret etmeye söz verdim onları,
her gece, belki her saat belki de her dakika
bir ziyaret
'bir ülkeden bir iç ülkeye'.