üç sene önce karşılaştığım ve kimsenin karşılaşmamasını dilediğim boktan durum.
şile'nin paralelinde, alacalı sahilde bunlardan birisine denk gelmiştim. ramazandan bir önceki gün arkadaşlarla sahile kamp atmıştık. gece boyu sohbet, muhabbet derken herkes uyku moduna geçti. benim vücuduma anlamsız bir enerji zerk ettiği için uyuyamadım haliyle. sabah 6:30 civarlarıydı yamulmuyorsam. maylo ve ares'i alıp, deniz kenarına sabah sporu yapmak için indim.
yaklaşık 1 km civarlarında koşu yapmışızdır diye tahmin ediyorum. tekrar geri döndüm ve kamp alanına yaklaşırken duraksadım. bir 500 metrede aksi yöne koşayım dedim. köpekler yanımda koşuyor tabii. en son köpeklerin denizin içinde bir şeyi kokladığını farkettim. "gelin buraya" dememe rağmen önemsemediler. merak ettim. etmez olaydım..
suyun içinde mosmor olmuş, şişmiş ve balıklar tarafından yenilmiş genç bir erkek bedeni ile karşılaştım. tüylerim anında diken diken oldu tabii. hemen olay yerinden uzaklaştım ve arkadaşlara durumu bildirdim. "ne cesedi? köpek cesedi mi?" gibi saçma, sapan sorular sordular. "yok abi, bildiğin insan" diyince hepsi hurra denize doğru koşuşturmaya başladı. onlarda gördükleri manzara karşısında donup kaldılar. durumu jandarmaya bildirdik. zira konuçlandığımız noktada polis yoktu, kırsaldı. jandarma bana bir takım sorular sordu.
- ceset genç birine mi ait?
+ evet.
- erkek mi?
+ evet.
- çürümüş mü?
+ evet.
- üstünde kıyafetleri var mı?
+ evet.
- 4 gün önce ihrbarını aldığımız mehmet ..... isimli kişi muhtemelen. siz olay yerinde bizi bekleyin lütfen.
+ tabii ki.
cesedi gördüklerinde tahmin ettiklerini kişi olduğunu anladılar. aşk acısı yüzünden intihar etmiş ve ben yaşlarında bir adam. çok üzüldüm onu o halde görünce. bu aşk acısına nice insanlar yitip, gidiyor. yazık, çok yazık..