bir erkeğin boğulmak dışında sahilde nasıl kötü bir anısı olabilir, bir düşün. tamam serdar, hande çalıyolar. su kaçmadı diye kulağın için sevinirken, karaya çıktığında bu sefer kulağını cıstak cıstak skiyorlar. bunun dışında yok ama di mi? benim var.
dgs ye hazırlanıyorum (kazanamadı) yazla beraber stres gırtlağımı sıkıyor, dedim yeter lan denize giricem. hazırladım çantamı indim caddebostan sahile. plajda balıklama atlanacak (göğsünü suya vurdu) yükseklik olmadığından, hep yan taraftaki burundan girerim. o gün de korkunç bir kalabalık var, millet balık istifi gibi dizilmiş, bir havluluk yer hiç mi olmaz diye hayıflanırken, bir boşluk buldum. kulaklığı, sırt çantamı çıkardım. sağ yanımda 50 li yaşarlarda pala bıyıklı elinde tespih bir dayı uzanmış bana bakıyor. havluyu serdim, tişörtümü çıkardım. dayı bakmaya devam ediyor. hani böyle biri sana uzun uzadıya baktığında, nezaketen kafanı hafif aşağı doğru eğip, merhaba dersin ya (adab-ı muaşeretine sokim sus işte) ben de öyle merhaba dedim.
bu sahilde hırsızlık olayı çok oluyor. denize girip biraz açılıyorsun sahip çıkanın yoksa çingenenin biri çantayı kaptığı gibi kayboluyor. saati telefonu çantaya koyup, yanımdaki dayıya; bi beş dakika denize giricem rica etsem çantama bakar mısınız dedim. gözünü belertip heyecanlı bir ses tonuyla tabi tabiii dedi. laaaaaan? işkillendim tabi. ama ne olursa olsun girecektim. teşekkür ederim deyip denize balıklama atladım (kafasını betona vurdu) kırk metre kadar açıldım. hani böyle açılınca denizden sahili kesersin ya. baktım bu dayı güneş ışığını absorbe etmek için elini kaşlarına paralel tutup benim olduğum tarafa bakıyor. dedim herhalde tesadüfen bakıyor. sağ tarafa doğru kulaçladım tekrar kıyıya baktım, gene benim olduğum tarafa bakıyor. içimden hala diyorum ki tesadüf tesadüff. bu sefer yirmi metre kadar sola doğru kulaçladım e gene bana bakıyor... hiçbir atayizin ömrü boyunca tüketmediği kadar tesadüf ü, beş dakikada tüketmiştim ve anladım! gitti telefon saat kartlar!!!
hızlı şekilde kıyıya yüzmeye başladım. yaklaştıkça kıyıya bakıyorum e dayıda hareketlenme yok? allah allah? hızımı kesip yavaşça kıyıya çıktım, sarıldım havluya götümü başımı kuruluyorum dayı hala bana bakıyor... etrafa baktım. yemin ederim gizli kamera aradı gözlerim. birileri beni taşağa alıyordu ve ben; bunu zaten anlamıştım taaam maaa diyeceğim anı bekliyorum.
gelen giden yok. taktım kulaklığı güneşlenmeye başladım, garip sesler duyuyorum ama dışarıdan geliyor. gözlerimi açtım bu bizim pala dayı elleriyle bir şeyler anlatmaya çalışıyor. çıkardım kulaklığı, buyrun dedim. kaç yaşındasın okuyor musun dedi. dgs ye hazırlanıyorum dedim. o nedir dedi. yüksekokuldan fakülteye geçiş sınavı dedim. bu sefer hangi yüksekokulu bitirdin diye sordu. ben istiyorum ki konu kapansın, d vitaminimi alıp defolup gideyim ama nezaketen verdiğim cevaplara yeni yeni sorular ekledi.
ben de hani refleks olarak ya siz demiş bulundum(aazını yüzünüü sus işte suuas). bu bi başladı anlatmaya, işte aslında fethiye de yaşıyorlarmış da, yazları karısıyla buraya geliyorlarmış anlattı da anlattı. sıfır jest mimikle dinledim. denizden sonra napıyorsun dedi. işlerim var eve gidicem dedim. yukarıda barlar sokağı var bir şeyler içelim mi dedi. bar ortamlarını sevmiyorum hem işlerim var diye yineledim. o zaman evde karım sen ben üçümüz içeriz dedi...
bak yemin ederim konduramıyorum. o tipi görsen sen de konduramazsın. üçüncü kez vaktim yok dedim. (lan vaktim yok nedir? sana ne dayı desene, ne bu samimiyet ağır ol desene) kız arkadaşın var mı diye sordu. sınavım var ona hazırlanıyorum dedim.
vücuduma bakıp dedi ki; böyle bir güzelliğin nasıl kız arkadaşı olmaz. kendime baktım. ulan göbeği suratı kıllı 1.81 boyunda iri yarı adamım, ne güzelliğinden bahsediyor bu herif?
kafamı kaldırıp tekrar etrafa baktım neredeydi bu kodumunun gizli kamerası. yemedim ulan işte yemedim. ortaya çıkııın.
ya daha fazla uzatmayayım karısını teklif etti bu kodumunun palası, ben karısına o bana hallenecekmiş. mal gibi kaldım. böyle afallayıp mal gibi bakakalıyorsun. herifin kendisinde bulduğu cesareti düşünüyorsun, bu iğrenç diyaloğa nasıl geldiğini düşünüp iyi niyetine üzülüyorsun, karşındakine bakıp tiksiniyorsun. üstün çıplak ama çıplak olduğun için değil sana sulandığı için üşüyorsun.
iki kolumla vücudumu kapatmaya çalıştım lan.
o sene bir daha denize hiç gitmedim.