Sen çok iyi birisin....
Efendisin, saygilisin, merhametlisin de..... Kendi dünyan vardı tabuların vardı....Bilmiyorum belki de senin dünyana girmek için fazla kirliyim. Ya da fazla şımarık, hoppa, sessiz, çirkin veya daha birsuru şey.
..... Ama ben yine de denedim. Kim koşa koşa yolda kalır ki diye diye sana geldim. Yanlış yoldaymisim. Ya sen beni yanlışlığa ittin veya ben doğru sanmışım. Muamma..... beklemek için fırsat verseydin elime...... bekle deseydin..... o zaman bizim dünyamızda da yazlar olurdu. Sen güzü getirdin. Güz ayrılıktır......
Etrafımda seninle ilgili bana dalgalı sözler işitmekten yorulduğumu mu anlatayım yoksa başka kızlara yöneldiğini mi? Beni hareketlerinle kırdığını mi anlatayım yoksa hala daha beni suçlu bulmanı mı? Bekle demek için bile bir neden bana vermezken seni beklemediğim için bana sinirlenmene mi kızayım yoksa ben beklerken senin başka kızlarla olan eğlenceli sohbetlerini görmeme mi? Ve daha bir çok şeyi.....
Kim haklı kim suçlu diye bir galib aramaya çalıştık, yıprandık. Madem böyle düşünüyorsun o zaman tamam gel bana. Söyle ne var ne yoksa her şeyi. Yapabileceğini asla düşünmüyorum. Herkesin yemeğinde cesaret olmaz. Zaman bazı insanlar için "geçiştirici" bir laf. Gerçekten cesareti olanlar hayatın zamana bırakmayacak kadar kısa olduğunu bilirler. Denemeden bir şeyi bilemezsin.
Sen cesaretlisin aslında. Cesaret "istek" ister. Beni istememeni ben kabul ettim. Sen de "beni istemediğini" kabul et. Hayatımda hiçbir zaman gerçekten sevilmeyeceğim. Ben zaten bu hayatta mutlu olmayı denemiyorum......