En “az”ından birisini anlayabiliyorum,
Anlayabildiğimi hissediyorum,
Anlaşıldığımı..
En “az”ından bir sen varsın diyorum
Bazen “az”lar çok’ların önün geçiyor,
Bazen “az”lar çok’ların verdiği hüznü örtüyor,
Bazen sen “az” geliyorsun,
Ama çoğalıyorsun birden.
Sonra birden “az” geldiğine üzülüyorum,
Sonraysa “az” da olsa geliyor diyorum..
“Az” lığından mı bağlanıyorum git gide,
Çok’ların veremediği huzuru verdiğin için mi,
Bilmiyorum..
Çok’lar azalır.
“Az”lar “az” “az” çoğalır.
işte bunu çok iyi biliyorum.
-
Ben diyecek cümle, kelime bulamazken sana,
Sen nasıl bu kadar güzel anlatabiliyorsun..
Nasıl içime dokunabiliyor her cümlen her kelimen?
Ve tüm bunların her bir harfin bile
En derininden çıkıp geldiğine o kadar çok inanıyorum ki..
Hayatımda hiç bir adamın söylemine inanmadığım kadar,
Kimseye güvenmediğim kadar nasıl sana güvenebiliyorum böyle?
Sen nesin ki en derinimde en saklımdasın benim?
Bazen utanıyorum kendimden üzülüyorum,
“Az”lığıma.
-
Birgün uzaklar yakın olacak az'lar çoğalacak.
Biliyorsun.
Olmazsa,
Hüzün konuşur,
Hüzün dinler,
Hüzün içeriz..