fener rum patrikhanesi

entry49 galeri
    45.
  1. farkında olmadan müze zannedip girdiğim patrikhanedir. şunu baştan belirteyim ki sonradan sıkıntı çıkmasın, amatör istanbulluyum.

    sınıf arkadaşımın istanbula yeni gelmesi ve uzun süredir görüşememiş olmamız doğrultusunda fener-balat gezisi yapmaya karar vermiştik. gün sonuna doğru şura neymiş, bura neymiş diye bakınırken patrikhane binasını gördüm. kapıda xray cihazı ise bu temiz ve düzgün binanın bana müze olduğunu söylüyordu. girdim bizimkinin koluna, gel lan müze buldum burayı da gezelim diyerek sürükledim. avludaki insanların simalarının yabancı turiste benzemesi bana haklı olduğumu söylüyor gibiydi. ayrıca bir yerli turist rehberinin, arkadaşlar telefonlarımızı sessize alalım, içerideki insanları rahatsız etmeyelim uyarısı da beni destekliyor gibi gelmişti.

    girdik içeri. daha önceden gezenler bilir, giriş holünde seyyar pilavcı arabasına benzeyen bir araç var, mum dolu, yakıp dikiyorsun. sordu bizimki, "bu mumlar ne ?" diye. kanka dedim, bunu yakarken dilek tutuyorsun. yaktı, tuttu dileğini dikti. mumlarımızı diktikten sonra, salona geçtik. hoppala. sadece özel günlerde gördüğüm bartholomeos bağıra bağıra incil okuyor. lan burası müze değil miydi ? öte yandan başka bir papaz ise elinde tütsü, sallaya savura yanımıza geliyor. biraz önce bana omuz atan japon turist hz.isa'nın resminin bulunduğu çerçeveyi öpüyor.

    ömründe ilk defa farklı bir dine mensup insanların ibadethanesine girmiş olmanın getirdiği şaşkınlığı üzerimdeydi. kimseyi rahatsız etmeden, sessizce bir köşede izledim neler olup bitiyor diye. artık pasajı mı bitirdi yoksa yoruldu mu bilmiyorum, bartholomeos emmi yanındaki diğer papaza bıraktı okumayı. akabinde biz de dışarı çıktık.

    öğrendik ki mum dikmek ortodoks hristiyanların kiliseye girdiklerinde yaptıkları ilk şey imiş. müze gezelim derken galiba yanlışlıkla dinden çıktık.

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
    0 ...