kendini birşey olmak zorunda hisseden ve default bir şekilde üzerine giydirilen gömlekten, yani ırk'tan dolayı, bazı zamanlar gurur da duyabilen bireyin, yeri geldiğinde bürünebileceği ruh hali. dünyaya bedel olduğunu düşünen adamın takıntısı anlayacağınız.
oysa, insan olmak daha farklı birşey. bir kere insan olunca, herhangi bir rekabet ortamında da hissetmiyorsun kendini. veya bütün komşularınla düşman olmak zorunda da değilsin. açıkçası bunu hümanist edebiyat yapmak için de söylemiyorum. insan herkesi sevmek zorunda olmadığı gibi, herkese paranoya ile de bakmamalı. bütün derdim bu. işte bahsettiğim ''insan olma'' bilinci bu kapıyı açıyor bireye. herhangi bir ırktan olma yükümlülüğü hisseden birey, ister istemez kendinden olmayana ''öteki'' olarak bakar. bu sadece ırktan değil herhangi bir ideolojik görüş durumunda da söz konusu. birşeyci olmaya çalışan birey, istemli/istemsiz bir şekilde karşısına diğerlerini alıyor. hal böyle olunca, yapılan bir hata veya işlenen bir suçtan ötürü -kendiyle alakası olmayıp, kendi ırkından başka birisi de olabilir- utanç duymaya başlıyor. zira, başkalarının başarılarından kendisi de gurur duymakta. işte bu aidiyet psikolojisi, dünyaya nesnel bir bakış imkanını alıp götürüyor.