okuduğum beş yüz küsur sayfa doktora tezinde çözümlenemeyen "fetret devri" meselesi kapsamında düşünülebilecek (veya düşünülemeyecek) insanlardır. fakat görüyorum ki şurada bir tebliğci, sağdan soldan topladığı iki hadisle meseleyi çözdüğünü sanıyor ki yazdıkları kendi içinde bile çelişkili.
bir kere kuran'da "fetret devri" kavramı yoktur. dolaylı bir çıkarımdır ve de kapsamı son derece tartışmalıdır. misal: bugün fetret devrinde miyiz? kimi alime göre islam'dan sonra fetret devri bitmiştir. böyle diyenler hala yeryüzünde kıyamet kadar bulunan islam'dan bihaber insanların durumunu izah etmelidir. kimisine göre islam tebliği kendisine tam ve doğru ulaşmamış herkes fetret devrinde sayılır. duruma bu açıdan bakarsak gayr-ı müslimler içinden "fetret devrinde sayılmaz" denebilecek insan sayısı çok ama çok azdır. evet, bugün hemen her avrupalı islam'ı duymuştur ama nasıl duymuştur? hele ki çin'in ortasında yaşayan bir köylünün, güney amerika yerlilerinin lafını hiç etmeyelim. ya iletişim olanaklarının çok daha kısıtlı olduğu 100 yıl kadar önceki ve daha önceki zamanlar için ne denebilir?
sonra, yukarıdaki tebliğci fetret ehlinin çok az olduğunu ifade etmek için çırpınmış durmuş. yalanın kuyruklusudur... bir kavme bir peygamber gelmişse ve kavim ona fazla fırsat vermeden kendisini öldürmüşse, mesajını taşıyacak kimse kalmamışsa veya taşıyanlar saptırıyorsa, peygamber katillerinin çocuklarının ve onlardan türeyecek nesilleri ta ki yeni bir peygamber gelene kadar fetret ehli sayılması icap etmez mi? hele ki yazısı bile olmayan kavimlerin hali nicedir hiç girmiyorum. kulaktan kulağa aktarılan mesajın anında çarpıtılmasından daha doğal ne olabilir.
fetret ehli sayılan kişilerin cennetlik kabul edilmesi de olacak iş değildir. dünya hayatında yapmadığını bırakmasın, türlü kötülük işlesin ama kaçırdığı tek bir namazın hesabı bile sorulacak olan müslümandan farklı olarak doğrudan cennete gitsin! adalet bunun neresinde? eğer ki "efendim işledikleri kötülüklerin hesabı sorulur" denirse, o da olmuyor. malum, islam düşüncesine göre iyiyi kötüyü allah bildirir. bunların yaptıkları kötülükler kendi kültürlerine göre iyiyse ne olacak? misal yamyamlık yapmak veya eskimolarda olduğu gibi misafire karısını ikram etmek?
gerçek şudur: dinin hemen hemen her yönü gibi "sorumluluk" meselesine getirmeye çalıştığı açıklama da mantıkla, dünya gerçekleriyle örtüşmemektedir. kendi mantık örgüsü içinde bile tutarlılığı olmayan inanışların ilahi kökenli olduğunu sanmak ne acı bir yanılgıdır.
peki tebliğcimizin son kısımda sunduğu hadise ne demeli? e hani fetret ehli cennetlikti? öldükten sonra teste tabi tutulmaları nereden çıktı? üstelik ölen ve neyin ne olduğunu gören kişi nasıl olur da o testte çakar? kaldı ki kuran'da kimseye ikinci bir fırsat verilmeyeceği defalarca ifade edilmiştir.
aslında bunların hepsi hikaye... islam'a göre, bugün sıradan müminlerin cennetlik saydıkları, kafirlerin küçük yaşta ölen çocuklarının cennetlik olduğu bile kesin değildir. kaldı ki kesin olsa bile o zaman da başka problemler söz konusudur. izahı şurada: (bkz: kafir çocukları cennete gider mi)