öngörülen bir gidişin, ansızın gelişmesi durumu olarak özetlenebilir.
amma ve lakin bu kadar sığ bir konu olmamakla birlikte, "insan" olarak lanse edilen varlığın bu kadar odun olmamasını yeğledikten sonra, edim-i arz'da bulunmamasını isteriz. fakat mutlaka her bilmem kaç metre kare içerisinde bunlardan birer adet rahatça bulunabilir. işin içine ne bi dolunay sokmak olsun, ne bileyim bi sonbahar yağmuru, bi sitem.. yok arkadaş yok, bence en boktan bi birlikteliğin bile buna hakkı olmalıdır. en azından birkaç yaralı söz betimlesin. bu duygu parçacıkları sende de var, biliyorum ben. "yok baba, o yok bende" diyosan ağzının içinde dil, kafanın içinde beyin var. dii mi ama?
neyse, bu gidişleri ayrılık olarakta betimleyebilir, konunun vuku bulduğu andan ziyade getirilerinin ehemmiyetine dikkat çekmek gerekir. **