ülke açık hava hapishanesi gibi, iklimi particisin-değilsin e çeviren kendileri*, bu konuda görüşünü belirttiğinde üstüne devlet güçlerini salan kendileri. iktidarını sürdürecek algıyı yönetmek dışında hiçbir reel işi beceremeyen kendileri, ülkeyi sırtlanıp cukkalanan kendileri, boku yiyecek olanlar her halükarda bizleriz.
sokakta yüzü gülen insan yok, çünkü herkes ne zaman ölüp gideceğinin geri sayımında gibi ama ölmekten de her zamankinden daha çok korkuyor. dolayısıyla besi hayvanları olmuşuz ve ancak besi hayvanlarının kabul edeceği koşullarda yaşıyoruz. besi hayvanı kadar alanlarımız var ama baksan hepsi millet iradesi.
istedikleri atı koşturdular, artık milletçe ne bok yiyecekseniz yeyin de rahat edelim modundayız. ama hakimiyet sürdürmeleri sürekli bir düşman cepheye bağlı olduğu için kavgasız bir ortamda 1 hafta tutunacak psikolojide adamlar değiller. bugün de muhalifler artık ne kıpırdıyor, ne konuşuyorlar. onları huzursuz edecek konu başlıkları kendi destekçilerini de huzursuz edecek olan ülke temelleri üzerinde döndüğü için malzeme çıkmıyor. e diğer taraftan da kendileri gram katkı yapmadan hazıra kondukları türkiye cumhuriyeti maddi ve manevi varlıklarını, belli ki kuruttular iyice.
biz hala gerçeklerle ilgisi olmayan bir seçimi en önemli gündem olarak tutalım. yukarıdakileri düşünüp üstüne referandumu, gündemini falan düşününce. küfür gibi değil mi?