''Bilindiği gibi ''beddua''nın anlamı ''kötü dua''dır. Türkçesi : ilenme ya da ilenç.
Aşağı durumda olan bir kimse, yukarıda olan birinden bir şey istediğinde, bir dilekte bulunduğunda 'dua' denir buna. Kötü olanına da 'beddua'. Bu dilek yöneltildiği zaman, birinin kötü duruma düşmesi istenir. Bunu sağlaması için yukarıda olan birisinden, üstün bir güçten dilenir.
Allahın kendisi 'Allah onları yok etsin!' diyor. Şaşılacak şey değil mi?
Tüm kafirlere, özelliklede bir kesimine:
-'And olsun ki ey inkarcılar ! Siz aykırı görüştesiniz! Bundan dönebilecek kimseler döndürülür. Boş sanıda bulunan, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın! (çev. Diyanet, Zariyat, ayet: 8-11)
-'Ey Muhammed! Onlara baktığın zaman, cüsseleri hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Tıpkı sıralanmış kof kütükler gibidirler. Her çığlığı kendi aleyhlerine sayarlar. Onlar düşmandır. Onlardan çekin Allah canlarını alsınNasılda aldatılıp döndürülüyorlar!' (çev. Diyanet, Münafıkün, ayet: 4 )
-'Çünkü o düşündü, ölçtü, biçti! Canı çıkası ne biçim ölçtü biçti! Canı çıkası sonra yine ne biçim ölçtü biçti! (çev. Diyanet, Müddessir, ayet: 18-20)
Hadislerde, Kuran yorumlarında belirtildiğine göre, burada kınanan, beddua edilen kişi, Muğire Oğlu Velid'dir. (Bkz. F.Razi, 30/198-202) Aynı kişi için Kalem suresinde de sövgüler yer almış, en sonunda 'piç' anlamında 'zenim' denmiştir. (Bkz. Kalem, ayet:8-13, Celaleyn, 2/230 ve öteki tefsirler).
- 'Ebu Leheb'in elleri kurusun! Ok olsun malı ve kazndığı kendisine fayda vermez. Alevli ateşe yaslanacaktır. Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır.' (çev. Diyanet, Tebbet, surenin tamamı)
'...elleri kurusun!' yerine, 'iki eli kurusun ' diye çevrilirse, ayetteki aslına daha uygun düşer.
Tanrı'nın burada beddua ettiği 'Ebu Leheb', Muhammed'e inanmadığı için ve düşman sayıldığı için Tanrıbeddua ediyor. -