Ben bunu eniştelerle tartıştım. Eniştenin tarafı muhafazakar bir kesim. Kendine göre haklı sebepleri var. Anlatmaya çalıştım. Güzel bir tartışma ortamında neyin nasıl olması gerektiğini onun kelimeleriyle düzelterek söyledim. Anladı, hak verdi, ama. işte bu aması önemli.
Normalde iki başlılığın ortadan kalkması ve başkanın yaptıklarının sorumluluğunu alması iyi bir şey. Denetleme mekanizması olduğu sürece ve bu denetleme mekanizmasının atanmasında güçler ayrılığı ilkesi uygulandığı sürece. Bunlardan bahsettim hak verdi dediğim gibi. " Ama " noktasına gelelim şimdi.
Bildiğiniz üzere mağdur edebiyatına girmeyeceğim ama bu oldu. insanlar bunu yaşadı. Bunu yaşattılar kimse de inkar edemez. Başörtülü bir kesimin bilerek ve isteyerek, hem üniversitede derslere giriş olsun hem de çeşitli alanlara giriş olsun, önleri kesildi. Eniştenin bana dediği şey şu ; Benim annemin, kız kardeşimin kapalı gezemeyeceğini savunan zihniyetin hiç bir zaman yanında yer almam.
Nasıl ben şeriattan korkuyorsam ve ona oy vermiyorsam, o da laik sistemin getirilerinden korkup oy vermiyor. Tartışmanın sonucunda bir yere varamadık. Ben hayır vereceğim, o evet verecek. Eniştenin bakış açısı ve zannımca da çoğu insanın bakış açısı bu. Sevdiği için oy vermiyor, oy veriyor çünkü onun bireysel özgürlüğünü kısıtlayacak bir bakış açısı yok. Hayır verince laik sistemin kazanacağını düşünüp bir daha başörtülülere bu muamele görüleceğini öngördüğünden hayır vermiyor.
Kısaca izahı bu. Sen ne kadar anlatsan da herkesin kendi doğrusu var. Görmek istediği doğrular var bunları değiştiremiyorsun. Sırf bilinçsiz seçmen diye bakmamak lazım. Bilinçli seçmende böyle yani. Hakeza Bu bilim dünyasında da böyle. illa bir anayasa evet/hayır seçimi olmasına gerek yok.