yalnızca bir şiir demek haksızlık, bir destan demek tamaşa...
ama bir aşkın ya da aşk sanrılarının bir teleffuzu...
aynaya bakıp "aşk" derken bir yandan dilinize dolanıvermiştir bir gün, anlamsız gelmiştir, kafa karıştırmıştır, hatta diliniz yoluyla tüm vucudunuzu yormuştur; dilinizi susturup uzaklaşmışsınızdır. ve sonrası... sonrası bir kaç gün. artık "aşk-aşk" değil, "terk-i diyar"sınızdır aşkınıza. artık "sevgilim yoksa sen sevgilim olmayabilir misin" kulağınızda bir sağır çınıltıdır. gülersiniz delice... "ne de doğru söylemiş şair, içime üflemiş..."
"sevgilim sen sahiden sevgilim değilmişsin. yoksa terk eder miydin?" gibi bir şener şen arabeskliğinde "terkedildim, terkedildim" tınısı artık sıktığınız dişleriniz arasında...
"biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşkım aşık olmadık"
aşk yalnızca bir sanrı!
şiirin özetini veren cümle...
asl'olan ise...
"bak aynı başına gelmiş adamın benim başıma gelen,
hiç bir aşk benzersiz değil!"
herkes bir şeyleri bir şekilde yaşıyor ve aslında sadece ve sadece aşka aşığız...
her aşk içinde duyduğumuz sıradanlaşmış sözlerini kulağımıza bir ince uçlu yıldız tornovida ile girişini yapan bir şiir...