David Darling “Deep Time(Derin Zaman)” adlı kitabının başlangıç bölümünde Big Bang’i öncesinden alıp şöyle tarif eder: “Zaman yoktu, Uzay yoktu… Madde ve enerji de yoktu… Hiçbir şey yoktu… En küçük bir nokta, boşluk bile yoktu. Bu yokluktan küçücük, olağanüstü küçüklükte bir kıpırtı belirdi… Ufacık bir titreme… Hafif bir dalgalanma, belli belirsiz bir girdap…Bu kozmik kutunun kapağı açıldı ve altından yaratılış mucizesinin filizleri belirdi…” Colarado Üniversitesi’nden Gerrit L. Vershuur ise “Starscapes” adlı kitabında tüm diğer tezlere karşı dinin tezinin doğru çıktığını şu cümleleriyle ifade eder: ” Big Bang teorisi, dini inançların gösterdiği, Dünya’nın ve gökyüzünün yaratılmış olduğu gerçeği ile uygunluk göstermektedir. Bu astronominin dinle beraber olduğunun sürprizli bir sonucudur.”
Zamanın maddeye ve maddenin hareketlerine bağımlı olarak var olduğu anlaşılmıştır. Big Bang’ten önce madde ve maddenin hareketi söz konusu olmadığına göre Big Bang’ten önce zaman da söz konusu değildir. Big Bang ile beraber madde de, zaman da yaratılmıştır. Zaten bunlardan biri diğerine bağımlıdır. Oxford Üniversitesi’nden Roger Penrose, zamanın Evren’in başlangıcı ile başladığını matematiksel olarak ispatladı. Big Bang teorisi, ateistlerin, “Evren yaratılmış olsaydı başlangıcı olması gerekirdi” diye kendilerinin de ileri sürdükleri durumun varlığını ispat etmiştir. Kısacası ateizm bilim, mantık ve akıl platformunda çökmüştür, fakat inada, kuruntuya ve keyfiliğe dayanarak devam etmektedir.''