Bugün de ölmediysem öyle bir şey yoktur. Hem mutsuzluğun dibini sıyırıyorum, hem kendi kendime beddua ettim, hem de aldığım bedduanın haddi hesabı olmamakla birlikte bu hayatta en son duymak istediğim şeyi söylemesini en son isteyeceğim kişiden duydum.
insanlar çıldırma anlarında gerçekten ne yaptığının farkında olmuyor. Böyle yaşanmıyor. Bundan kaçamıyorum da, bir şekilde bunun içine çekiliyorum. Ben de kendi hayatıma bakmak isterdim ama buna iznim yok. Kabusun içine sürüklenmek zorundayım çünkü. Benim de tanık olmam lazım bunlara. Çünkü ben insan değil de robotum ya, ben hiç üzülmem ya. Peh. Kötü biriymişim, varsın kötü olayım. Varsın kimse sevmesin beni. Nasıl olsa ya ölüp gideceğim ya da arkama bile bakmadan terkedeceğim buraları. Bende fil hafızası yok ama bunları kim duysa aynı şeyi düşünürdü eminim. Hatta bunları başkası duymuş olsaydı şu an bunları yazamıyor olacaktı. Çünkü duyduklarıyla harekete geçecek ve yaratıcının kendisine bağışladığı canı kendi alma hadsizliğini yapacaktı. Şu an boğazımda bir yumru var. Tekrar ağlamak istemiyorum, gözlerim yeterince şişmiş vaziyette zaten. velhasıl mutsuzluktan ölünmüyor. Hoş Bu da bir kaçış olurdu ya, neyse.