ayakları yerden kesilen insanın ayak üstü aşk yaşaması nasıl olur bilinmez lakin özetle denebilir ki dar vakitte yaşanmıştır. sonu düşünülmeden başı istem dışı.. alelacele, aparatif, fast food gibi.. ayak üstü.. ama düşünülmez sonrasında nasıl sindirileceği.. gün gelipte sonu geldiğinde ki zaten kaç gün geçmiştir ki.. 7-8, bilemedin 9.. ayakların yerde olmadığı, aklın izne çıkarıldığı, kalbin tam mesai yaptığı 9 gün..
aslında bilmektedirler: bir gün sonun geleceğini.. fakat kabullenmek istemezler.. yaşarlar aşkı içlerine işleyerek..
son geldiği vakit cellat ile maktüle dönüşür aşık ile maşuk.. aslında başından beride öyledirler.. çünkü cellat bilir bir gün öldüreceğini, maktül bilir bir gün öldürüleceğini...
ancak gün gelipte an olunca; ne cellat bilir nasıl öldüreceğini, ne maktül bilir nasıl öldürüleceğini..
maktülde cellat kadar soğuk kanlıdır aslında, fakat ölüm sebebi ve anı yüzüne ifşa ediliş şekli......
en ağır ölümlerden bile ağır bir ölüm olur ona.. işte asıl o an ölür.. aşkı da kendi de.. yüreğindeki cellatı da..
şimdi gittiği uzaklarda hatırladıkça o afişi... tekrar tekrar ölmekte... ama o güzel 9 günü düşünüp ölümü sevmektedir.
işte buda böyle ayaküstü yaşanmış olumsuz bir aşk hikayesidir. kendini bile bile ateşe atanların kendi elleriyle kendi gözlerine bağladıkları göz bağındaki bir kaç damla yaşın eseridir bu yazı...
aşıkla maşuk yada cellatla maktül görmediler önlerini, tek gören göz bağıydı..