jean-paul sartre, marxism ve varoluşçuluk bölümü'nde bu filozofun varoluş diye adlandırdığı şeyi açıklar. öznel yaşamın, bir bilginin konusu yapılamayacağını, bilgiye sığmayacağını söyler ve devam eder: "bu öznel yaşam, ilke olarak, bilgiye sığmaz, inanan kişinin aşkınlıkla ilişkisi anca bir öteye gitme biçiminde tasarımlanabilir. darlığı ve sonsuz derinliği içinde her çeşit felsefeye karşı kendini doğruladığını öne süren bu içsellik, dil ötesinde, her insanın başkaldırı ve tanrı karşısında kişisel serüveni olarak ortaya çıkan bu öznellik" olarak adlandırdığı şey olduğunu aktarıyor.
sanırım bu anlayış beni diğerlerinden daha çok kendine çekiyor.