1983 senesinde muş'un merkezindeki hal şöyle idi; küçük çay ocakları vardı, bu çay ocaklarının önünde küçük oturaklarda koca götlü adamlar bir gün beni devlet işe alır mı acaba diye mal mal düşünür kıtlama çay içerlerdi. birkaç tane devlet dairesinde çalışan insanı görüp özenirlerdi. okumak veya çalışmak ile bir şeyler kazanmak anlayışı yoktu. elbette bu adamlardan bazıları batıya göç edip zamanla çalışmaya başladılar. ama senelerce mal gibi oturdular, bir şey üretmediler, devlet de onlara bir türlü baktı, çocuklarını yatılı bölge okullarında okutanlar bile devletten ekstra paralar istediler. bir türlü devlet onlardan birşey talep etse devlete yaslanmaya ve para koparmaya çalıştılar. halk eğitim merkezlerinde okuma yazma seferberliği için gönderilen kitapları fareler yedi. para kazanmayı yakınlardaki ülkelerden kaçak eşya getirip satmakta aradılar. katırcılık diye bir meslek vardı yahu! adamlar katırla kaçak mal getirmekle yaşıyorlardı. yavşak devlet de göz yumdu bu mallıklara. senelerce kuralsızlıkla ve devlet sübvansiyonuyla asalaklaştı bunlar. dört senemi verdim, biliyorum.