Benim. Üzülmüyorum. Kimseye hesap vermiyorum, birilerine sevgi sözcükleri sarf ederek ilgi göstermek zorunda değilim, ilgi beklemiyorum, Sevgimi tüketmiyorum, aklıma biri düşer de iki insanın özelliklerini kıyaslarsam endişesi taşımıyorum, dolayısıyla bundan doğacak vicdan azabını yaşamıyorum, şu tavrımı onun için düzeltmeliyim düşüncesi peydah olmuyor. Hayat böyle gayet güzel ve sürdürülebilir. Sevgili kişisi olmayınca yalnız olunmuyor esasen, sevgilisi olup da kendi içinde yalnız olan insanlar da vardır. Kalabalığın arasında olman yalnız olmadığın anlamına gelmez. O sevgili senin diğer yarın olmayabilir. Deneme yanılma yöntemine hiç lüzum yok, yanılmayı sevmeyen insanlar neyi anlatmak istediğimi anlarlar. Üzüntümü, sevincimi, sevgimi paylaşacağım derken kendimden kaybedebilirim. Belki o zamanlar mutlu eder ama mutluluk verecek diye mutsuzluğa talip olamam. Olumsuz bir şey sonucu kurtarmaya gücüm yetmeyebilir ya da gerekli çabayı sarf edemeyebilirim, dolayısıyla çaresiz kalmayı sevmeyenler de anlayabilirler bunu.
Ben risk almayı sevmem ve sevgililik başlı başına bir belirsizlik. Kimse bir şeylerin tamamiyle düzgün gideceğini vaat edemez. Bağlayıcı bir etken yoksa arada tarafların birbirinden kopmaması gibi bir zorunluluk da yoktur. Halbuki bana bu çabayı göstermeye yönelik bir sebep verilse, yani arada evlilik gibi ciddi bir bağ olsa elimde, o zaman bütün yapılanlar değer arz eder. işte o zaman ilişki adına ödenen bedeller, yaşanan üzüntüler, alttan alınan kavgalar hak ettiği yere gider ve önem kazanır.