en güzel alışkı biçimi.
aileyle büsbütün bir yalnızlık olmaz ama o. aile de olsun ama dimi. bir yandan
yalnızlığın da çeşitli kademeleri var. mesela, şu anda yalnız olmak var, sevgilisi olmamak var, yakın arkadaşı olmamak var, hiç arkadaşı olmamak var, tanıdığı insan olmamak, ailesi olmamak, hiç akrabası olmamak...
benim yalnızlığım daha çok "yakın arkadaşı olmamak" grubundan. evet, hiç dostum yok. arkadaşlarım, tanıdıklarım da okulda çok az artık. hepsi mezun oldu. mahalle arkadaşım, semt arkadaşım, eski arkadaşım, çocukluk arkadaşım, lise arkadaşım, ilkokul arkadaşım, orta okul arkadaşım, dersane arkadaşım, tatilde tanıştığım arkadaşım filan hiç yok.
yani görüştüğüm yok diyelim. gerçi o zaman köyden arkadaşım da yok. ancak gittiğim zamanlar konuştuğum bir çocuk var. onla da son seferlerde aramız açılmıştı. çalıştığı için. biraz da benim sıkılmamdan.
çok arkadaş canlısı bir insan değilim yani, görüldüğü gibi. yalnızlığı da çok rahat buluyorum. dertsiz.
yalnızlığa, yani şimdiki seviyedeki yalnızlığıma alışmam çok kolay değildi aslında. başlarda, yani eskiden daha sosyal olduğum dönemler geçirdim. o sosyallik hep sırtımda bir kambur gibiydi. genel olarak bir anda gelen "sevme" sonra da en ufak pürüzde bir anda bağları kesip atma şeklinde sürüp gidiyordu arkadaşlıklarım. daha yüzeysel, daha ayaküstü sohbetli, daha "lazım olunca ararım"cı arkadaşlıklar bana göreymiş. samimi olmak için insani kusurları kabullenmek, değiştirmeye çalışmamak falan gerekiyor. bir ilişkide genelde çaba harcayan taraf olmaya çalışırım. kendi egomu göklere koymam, idare ederim, muhabbet kurmaya çalışırım falan. insanlar bu konuda daha rahatlar, işlerine geldiği gibi takılmayı sever çoğu, kimse için istifini bozmazlar. böylelerini bir süre idare ettikten sonra patlarım. patlayınca da ne biriktirdiysem kusarım. o ilişki de orada biter. sonradan pişman olup özür dilediklerim olur. ama bir gram değişiklik olmadığını görünce yine biter.
şimdi ben de daha kaygısızım sosyal yaşantıda. beni olduğum gibi seven birileri muhakkak çıkacaktır diye düşünüyorum. halihazırda görünce sohbet ettiğim, karşılıklı olarak birbirimizi anladığımız üç-beş arkadaşım var. onlar da yetiyor sanki. yalnızlığa alıştım. başta zordu, konuşacak insan aradı gözüm. sonra alıştım, yalnızlık çok müthiş, bol bol zamanım var.
işin ilginci, arkadaşlardan kaçamadığım, her köşeden bir arkadaş fırlayan zamanlarda da kaçacak delik arardım, sürekli müzik dinlerdim, sürekli yeni albümler indirmeye çalışırdım. sonra biri gelir masama oturur. şimdi o eski hevesle şarkı indirmiyorum. araya giren telefon kayıpları, bellek silinmeleri falan şevkimi kırdı sanırım. zamanım da varken şarkı indireyim en iyisi ben.