Neden işkence olduğunu her defasında bir tecavüzcü edasıyla hatırlatan sestir.
Zamanında eski bir eve misafir olduk. Kuzenimle bana babaannenin odası düştü. Babaanne de çubuk gibi yarı fosil kıvamında alabildiğine huysuuuz karşımıza oturur bir oda insanı konuşturmaz her lafı keser bir zaman sonra bacaklarını 8 yapar arada uyuklar sonra kaldığı yerden konuşmaya devam eder bir teyzemiz.
Odasında eşinden yadigar bir duvar saati var. Şu eski ahşap gövdeli sallanan bir metalin ucunda simgesel yassı bir daire olan hemen hemen sarı bir metal... Zorluyorum kendimi yok olmuyor. Biliyorum o saat susmadığı sürece bize uyku yok. Yaradana sığınıp o metal aparatı usulca çıkardık. Hangimiz çıkardı hatırlamıyorum ama kuzenim aslında rahatça uyuyabilirdi benim ateşime yandı. korku var bir taraftan o saat sabaha eski randımanıyla çalışmazsa o babaanne o aparatı götümüze sokar usul usul. Sonuç olarak bu kritik karara imza atmama ve her şeyi göze almama sebep olan sestir. Küfürden öte küfürden ziyade bir işgüzardır. Saatlerden çıkarılan pilleri yatak odasının dışında bırakılan kol saatlerini hiç hesap etmiyorum.