the sound of silence

entry47 galeri video3
    12.
  1. "Her Zaman Dikine Yontan Siber Dergi - GAZOZ AĞACI" yazarlarından

    OKTAY TEKCAN, "AH BU ŞARKILARIN GÖZÜ KÖR OLSUN" başlıklı sayfasında, bu şarkı ile ilgili şunları yazmış:

    " Paul Simon ve Arthur Garfunkel (Simon & Garfunkel olarak anılırlar) ancak sofistike dinleyicilerin ilgi gösterdiği bir ikili. Genç arkadaşlarımız ise muhtemelen onları hiç tanımıyorlar. Bu da çok normal sayılmalı, çünkü 1970 tarihli Bridge over Troubled Water albümünden sonra ayrılan ikili, sadece 1981'de Central Park'ta verdikleri konserde tekrar bir araya geldiler. Herkes onların tekrar beraber albüm yapmasını bekliyordu, ama olmadı. (Simon ve Garfunkel hakkında daha ayrıntılı kısmı yazının sonuna koydum ki ilgilenmeyen arkadaşların boş yere vaktini almayalım).

    Gelelim Sound of Silence şarkısına:

    22 Kasım 1963'te Başkan Kennedy Dallas'ta suikasta kurban gittikten sonra, Amerika'yı derin bir acı ve güvensizlik sarmıştı. (Tabii 11 Eylül'le kıyaslayınca, epey hafif kalıyor denebilir ama bu olay modern Amerikan tarihinin dönüm noktalarından biridir.) Sound of Silence şarkısı işte bu karışıklık ortamında Paul Simon, 60'lı yılların Amerika'sını algıladığı şekildir. Şarkıda yer alan ışık ve karanlık metaforları, duyarsızlık ve kayıtsızlığın insanlar arasındaki en basit iletişim yeteneklerini bile olumsuz etkilediğini vurgulamak için kullanılmıştır. Gerçeği ve aydınlanmayı temsil eden ışık aslında acı verici ve yıkıcı bir güçtür.

    Gerçi Paul Simon bu şarkının üzerinde üç ay çalıştı ama, ilhamın gelişi banyoda gitar çalarken olmuş. Işıklar kapalı, musluk açık, adamımız ellerini gitar telleri üzerinde dolaştırıyor, ve birden dudaklarından "Hello darkness my old friend...." dizesi çıkmış.. inanabiliyor musunuz?

    Duyarlı sanatçımız Paul Simon anlaşılamamaktan muzdariptir. Ona göre insanlar birbirleriyle doğru dürüst iletişim kurmak yerine, giderek birbirlerine yabancılaşmakta ve sağırlaşmaktadırlar. Bunun yarattığı tehlikeli sessizlik içinde de insanca değerlerinden ve birbirlerinden giderek uzaklaşmış, artık birbirlerini anlamak ve sevmek yetisinden mahrum kalmışlardır.

    Kendi yarattıkları (sahte) bir tanrıya tapıp, kendilerini boğan bu sessizliğe teslim olmuşlardır. Ah bir de kulaklarını açıp adamımızı dinleseler, ah ona bir ellerini uzatsalar kahraman Paul Simon onları kurtarıp hidayete erdirecektir ama, nerdee? Maalesef insanlar hala duyarsız kalmakta, sessizlik hükmünü sürdürmekte ve kabus devam etmektedir. Yanlız kovboyumuzun karanlıktan başka kimsesi kalmamıştır "dostum" diye sarılabileceği..

    Vah vah... "

    ...

    "Her Zaman Dikine Yontan Siber Dergi":
    GAZOZ AĞACI

    ...
    5 ...