aslında düz mantıkla bakarsak kadir inanır'ın sonunda bir nevî intihar ettiği filmdir. daha sinsi ve stratejist bir yaklaşımla hem tecavüzcülerin inlerine girebilir, hem de kazım kartal'ın tahtına oturabilirdi. düpedüz ölümü seçti denebilir.
filmle ilgili söylenecek elbette çok şey var ama ben izlenip karar verilmesi gerektiğini düşünüyorum. filmin sosyoekonomik tahlilini de spoiler harici yapmak lazım.
filmin sosyal yanı çok kuvvetli. halk halleri, adaletsizlik, kuyruklar, yaşam güçlüğü, kompradorlar... bir çok şey.
şimdi ben tüm bunlarla ilgili amerikanizmi suçlayabilirim. ülkeyi 50 ve 80 sonrası yöneten sağ iktidarlar da her dönem için amerika'yı suçlayabilir. suçluyorlar da zaten. fetö diyorlar, keto diyorlar, hede hödö diyorlar.
neyse ne.
aslında yazılacak çok şey var da, anlayan az olur diye tek cümlede özetleyeyim.
kardeşim... beni iphone kuyruğuna sokma. bana iphone'un anakartını üret, daha iyisini geliştir ve apple'a sat.
yoksa ha kuyruğa girmişim, ha zaten param olmamış. aynı hikaye.
kuyruğa girmiyorum diye yağ, gaz, benzin beleş olmadığı gibi, 2017 senesini görmüş bir ülkede de kuyruk muyruk olmayıversin bir zahmet. övünecek başka şey mi yok?