emma stone ve ryan gosling'in basrolleri paylastiklari bir damien chazelle filmi.
müzikal sevmedigim icin özellkle sarki söylenen sahneleri pek begenmedim, ama bazi dans sahneleri tatliydi.
yine de ayarini iyi tutturmuslar, daha fazla olsaydi bayardi.
basrolleri ses konusunda basarisizdi, ama ryan gosling'in piyano caldigi sahneler etkileyiciydi.
özellikle barda yasaklandigi ve isten cikarilacagini bildigi halde bir heyecana kapilip bir jazz eseri calip, sonunda ayaga kalkmasi, ona edilen iltifati hic kale almamasi güzeldi.
bunun yaninda jazz ile ilgili gecen sohbet ve sebastian'in mia'ya jazz'a olan hayranligini anlatmasi.
bana göre filmin en dokunakli sahnelerinden biri belki de cogu insanin ilgisini bile cekmemistir.
mia'nin sahneledigi eser ile ilgili yasadigi hayal kirikligindan sonra ailesinin evine gitmesi ve babasinin bavulunu tasimasiydi.
hep acik bi kapidir ya ailenin yani, onu kücücük bi detayla cok güzel vermisler bana kalirsa.
ardindan bes sene sonraki kisim basliyor.
mia baska biriyle evlemis, cocugu olmus, tesadüfen esiyle birlikte sebastian'in actigi seb's isimli jazz kulübüne giriyor ve sebastian'i piyano calarken görüyor. yine o dokunakli parcayi caliyor.
diger adamla yasadigi her seyi sebastian ile yasiyormus gibi hayal ediyor, donup kaliyor. o cok hüzünlüydü iste ya.
yaninda esini degil sebastian'i hayal ettiginde sahnenin sonunda öpüsüyorlardi, esiyle ise sadece yan yana oturuyorlardi, gitsek iyi olur diyordu esine.
belki de sevdigin insanin degil hayallerinin pesinden kostugunda nasil sonuclandigini gösteren bir sahneydi.
sonuc olarak ikisi de hayallerine kavusmustu ama yine de mutlu son degildi.