emek harcamadan bi şeyler elde edebileceğine inanması ve kendisine bi şeyler katmak için zerre çaba harcamamasıdır. hiçbir şey olmasına rağmen çok ama çok şey olduğunu düşünmesidir. hayalinin memur olmak, evlenmek, iki-üç çocuk yapıp ölmek olmasıdır.
öyle bir gençlik var ki şu an halihazırda, mecbursun, yapacaksın! denmedikçe hiçbir şey yapmayan, yetersizliğinin farkında olmayan bunun üzerine bıkmadan usanmadan eleştiri yapan, kendini kaf dağında gören, bencil, anası babası önüne bir yol açmazsa kesinlikle iki adım atamayacak, hiçbir şeye merakı hevesi kalmamış.. düşünmeye üşenen, kendi konumunu oturup özeleştiri yaparak değil de diğerleri ile kıyaslayarak anca belirleyebilen.. çevirin yoldan on kişiyi beşi terk edilmiştir odur en büyük derdi, üçü de platoniktir "o bana bakmaz ki der." budur derdi.
kim öğretti bize bunu? bin bir güzellikle dolu hayatın bu kadarcık şeyden ibaret olduğunu kim anlattı?
etrafınıza bir bakın; ingilizce bir metni bilmem kaç sene fiks ingilizce dersi almasına rağmen okuyabilen kaç kişi var? felsefe ile, tarih ile, bilim ile okuduğu bölüm ya da ygs-lys sınavı dışında ilgilenen kaç kişi var? hadi geçtim bunları kitap okuma alışkanlığı oturmuş kaç kişi var? işini severek yapan kaç kişi var? ben neden arkadaşlarımın çoğu ile ders dışında hiçbir şey konuşamıyorum? neden her muhabbetin sonu sınavlara dönüyor? okul da zorunlu olmasaydı meslek için kaçımız orada olurduk?
bu gençliğin bir parçası olarak kendimden utanıyorum. ciddi manada yetersiz hissediyorum kendimi. 21 yaşındayım, hayatımın belki de en enerji dolu çağında birileri bana ilgilendiğim alan sorduğunda dizi, film izliyorum demekten ayrı, hiçbir şey söylemeden susmaktan ayrı utanıyorum. suç bizde mi peki? biz anamızın karnından felsefeden nefret ederek mi doğduk mesela? kendi adıma konuşayım benim uzaklaşma sebebim "sınavda soracağım." diyerek platonun diyaloglarını zorla okutmaya çalışan lise felsefe hocamdır.
bizi yetiştirenlerin içinden bazı şeyleri sevdirebilmiş, yanımızda olmuş, hala bir depresif atakta saçma salak bir sosyal medya sitesinin canlı yayınında intihar etmememizi sağlamış, az biraz güç katmış sayılı güzel insanı tenzih ederim.. bir neslin ağzına sıçtınız, mundar ettiniz. allahın belası egonuzda boğulurken bizi de aşağılara çektiniz "sınavda sorucam, okuyacaksın!" dedikçe, gel beraber konuşalım bunu demek yerine. o oturduğunuz masada "ayyhh başım kaldırmıyo artık!" diye bağırışlarınız kaldı sizden geri. gerisi boşluk.. biziz o boşluklar.
gandhi "görmek istediğiniz değişimin kendisi siz olun." diyor. zor olacak ama değişmek lazım..
"Eğitimime okul yüzünden uzunca bir süre ara vermek zorunda kaldım" diyor George Bernard Shaw da..
tırnaklarla kazıya kazıya gelişmek lazım. her şeye rağmen..