Hüzünler dağılıyor sokaklara yine
Demek ki bu gece ışığım hiç yanmayacak
Sigaramı bile avucumda saklayıp saklayıp içeceğim
Ve karanlıkta kaybetme korkusunu yaşayacağım
Sabaha dek…
Söndürdüm işte ışığımı
Lakin…
içim daralıyor ötesi yok
Utanıyorum…
Bu ben değilim
Sigaramın dumanı gibi uzağım erişilmeyen
Özleme sarılmış mektup
Güneşe açılmış tomurcuk
Umut…
Evet sen ve ben
Belki biraz eksik ve kıyısındayız, sevdanın
Biz belirlemiyoruz çizgilerini kabul
Ne önce…
Ne şimdi…
Ne sonra…
Yapay mı desem
Alelacele konduruluvermiş renkleri
Bütün işe yaramaz gemilerin Haliç’e terkedilişi gibi
Tükenişin çoğalan çelişkilerimi desem
Hani herkes içine saklamış savaşları
Hüzün öncesi akşam yorgunluğu ile sarmaş dolaş
Fırtınaları dışlayarak
Kağıt, cam ve hayal arkalarına
Sessiz ve rahat
Lakin,
Hep başkalarının belirlediği dünyalarda
Yarın bizim bi’tanem yarın bizim
Acılarımızı derimizde soluması gibi
Yarın bizim…
Terini silmeyi unuttuğumuz alnımızın
Acelesiz ıslanması gibi yağmurda
El ele ve sevgiye doğru
Evet…
Sevgi: Utanmadan yaşayabilmektir
Belki uykuda gülümseyen çocuk yüzü
Alıp başını gidebilmek belki
Duvar diplerinde kurşuna dizilmek
Güzel bir sevdayı yaşarcasına
Belkide…
insanca ölmeyi bilmek…