the hunger games

entry313 galeri video7
    304.
  1. Türkiye'deki açlık oyunlarına dair bir deneme...

    --spoiler--
    “Yaşam insanın yaşantı aradığı değil, kendi kendini aradığı bir olgudur… “

    Cesara Pavese

    AÇLIK OYUNLARININ iLK KURALI.BURASI BiR BATAKLIK VE BURADAN ÇIKMAK iÇiN DiĞERLERiNiN ÜSTÜNE BASMAK ZORUNDASIN…

    Toplu mülakatta silah henüz ateşlenmiş, hemen beş dakika önce otelin misafir bekleme odasında titrek seslerle tanışan takım elbiseliler hayatta kalma oyununa başlamıştı. Önlerinde yazan kağıtta bir “case” vardı: on beş dakika düşünecekler ve sonrasında yirmi dakikalık bir süre içerisinde hem odayı, hem şirket müdürlerini, hem de insan kaynaklarını etkileyeceklerdi; mülakatın adı “açlık oyunları”ydı. Yirmi dakikada odanın yarısı başaracak, yarısı elenecekti. Henüz birkaç dakika önce birbirleriyle tanışan adaylar hararetli şekilde tartışmaya başlamıştı bile. Odadaki insanların bir anda agresifleşmesine inanamıyordum. Şirketin zimmetleyeceği Jetta veya Golf mü, yoksa kotayı doldurduğunda alacağı yüklü prim mi, 9-5 mesai saati mi, hafta sonu iğneada kaçamakları mıydı cezbeden? Hangi sebep insanın kimliğini kaybetmesine sebep olur? Odadaki müdürler de şaşırıyor olacak ki yüzleri kızarıyor, garipsiyorlar sanki ilk defa bu ortamdalarmış gibi…

    Sevgilisine taksitle alacağı Armani saat mi cezbediyordu bu işi? Ne şehvet.. Az önce paytak ses tonuyla odadaki herkesi parfüme boğan sarışın hatun, neden kendisini kanıtlama yarışındayken insanların sözünü kesiyor, neden münazara sırasında elleri titrek, yüzü kızarık? Tavırlarda, yüzdeki ifadelerde başka bir şey vardı. Dehşet. Kimse neden burada olduğunu bilmiyormuş gibi. Hedefleri olmayan bir çok insan doluşmuş birbirlerini azarlıyordu sanki. Açlık oyunlarını kazananların ağızlarına bir parmak bal çalıp, yaptıkları sözleşmeyle işe alınanları köleleştireceklerini peşinen bilen müdürlerin önündeki bu kazanma gayreti ilginç değil de ne?

    “Neşeli insanlar beni yanıltır, onlara hiç tahammülüm yok. Ancak hiçbir pürüzü olmayan ruhlar neşeli olabilir, çocuklar ya da çok yaşlılar. Ama neşeli insanlar hiç de bu nitelikte değil. Kanımca neşe, insanın ancak çevresini,· içinde yaşadığımız koşulları kavrayamamasından kaynaklanıyor.” Andrey Tarkovski

    iKiNCi KURAL. ACIMASIZ OL.

    Kanlı savaş devam ederken kağıdıma bakınıyordum, gözüm kararıyordu. ince sesli Aysel herkesi susturmaya çalışırken içini okumaya çalışıyordum. işi alırsa yapacağı saçma harcamaları düşünüyordum. Karşısında elini kaldırıp söz isteyen yaka kartında Ahmet yazan yüzü traşlı, muhtemelen daha iyi bir jöle almanın hayalini çoktan kurdu bile. ilk maaşıyla istanbul dışına minik kaçamaklar yapmaya başlayacak, kazanması lazım bu mülakatı. Okumayı sevmeyen bir milletin, kişisel gelişim üzerine planlar yapması beklenmemeli zaten…Bir türlü kibarca söz almayı beceremedim. Söz kestim. Bir beden dili uzmanı gibi elimi keskin bir şekilde kaldırıp, gözlerinin içine baktım odadakilerin, bir basketbol koçunun hakemden mola istemesi gibi. Ben de bu muhteşem “case” hakkında zırvaladım biraz.

    Tamamı için bkz: http://www.marjinalaforiz...clik-oyunlari-aforizmasi/

    --spoiler--
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük