Öyle ya da böyle Fener kazanmıştır ve günü kurtarmıştır.
Fener bu kadar kötü bir dönemdeyken maçı kazandılar dile taraftara kızmak olmaz.
Ayrıca tanıdığım hatta birlikte maç seyrettiğim bir çok delikanlı fenerli arkadaşım da maça değil sonuca sevindiler, birbirimizi öptük, hayırlı olsun dedik. Maç bitti.
Birisi söylemiş ben yazayım. Bir Beşiktaş taraftarı olarak Lens'in attığı ikinci gol buz gibi goldü. Hakem düdüğü çaldı. Hatalı çaldı. Çünkü biz henüz yerleşmemiştik ama çaldı. Olay bitti. Kendi hatasını Fener'in golünü iptal ederek kapatmaya çalıştı. Neyse ki Beşiktaş o arada beraberliğe getirmedi oyunu. Çok olay olurdu. Hakemin o sırada beyni yanmıştı. Yapacağını zaten yaptı.
Alper'in Lens'e attığı top ofsaytta olabilir de olmayabilir de. Ofsayt dese bu sefer aynı tantanayı Fener yapacaktı. Yapacak bir şey yok. Yan hakemlerin vereceği karardı, günahı da onların boyuna.
Skrtel'in pozisyonunun penaltı olduğunu da sanmıyorum. Çok ucuz penaltı olurdu. Ama o pozisyonun hemen öncesinde Cenk'i ceza sahasının içinde biri sarılıp indiriyor. Bence o daha çok tartışılası bir pozisyondu.
Şenol Güneş'in açıklamalarını da dinledim Kjaer'in açıklamalarını da. Açıkçası görüntüleri de görünce Şenol Güneş'e hak vermek mümkün gelmedi. Hakeme kızmakla yüzde bir milyon haklı olsa da bunun intikamını Kjaer'den mi çıkarması gerekirdi. Ya Kjaer de Van Persie gibi çenesini tutarak kendini yere atsaydı. Olaylar nerelere varırdı? Yakışmadı gerçekten Şenol Hocaya.. Hem de hiç. Kjaer çok sağduyulu davrandı bence. Aklından sinsilik geçse bizim için çok daha kötü sonuçlar olurdu. Hatta iki kulüp arasında tadavisi çok daha uzun sürecek bir gerginliğe neden olurdu. Kjaer gibi sağlam karakterli futbolculara her takımın ihtiyacı var. Fenerliler gurur duysunlar. iyi adam.
Fikret Orman'ı statın açılışındaki aşırı abartılı ve yağlı konuşmasına rağmen severim. Belki onun yerinde ben olsam, başkanı olduğum kulübün menfaati için daha beterini yapardım.Ben daha çok olaylara yaklaşımını ve genel olarak taraftarı tahrik etmemeye yönelik konuşmalarını severim. Ama Türkiye Kupası'na süt kupası falan demek komik şeyler. Bu lafları yedirirler sonra adama. Bir kulüp başkanı olarak tebriklerini sunmalı ve hayırlı olsun diyerek yoluna devam etmeliydi. Bırak o ağızları taraftarlar yapsın.
Sahaya giren taraftarlara gelince... Başta fenerbahçe olmak üzere her rakip camiaya söylemeliyim ki bu adamlar her takımın içinde var. Fanatiklileri ile takımlarına herhangi bir mağlubiyetten daha fazla zarar veren sorunlu kişiler. Bu insanlar sahaya girerken, sahada olsun ekran başında olsun "vur, kır" diyen bir dolu düşüncesiz taraftar olmasına rağmen, ondan daha fazla da kızan, hatta bağırarak, destek verenlere saldıran sadece futbol seyretmek isteyen daha da kalabalık bir grup var. Bu insanları, bizi unutmayın. Ben sahaya bir fenerli girse tüm fenerlilerin böyle olduğunu düşünmem.
Evet, kendi takımım hakkında tüm söyleyeceklerim bunlar.
Gelelim diğer faktörlere.
Başta hakem. Ali Palabıyık...
Aslında iyi niyetle yaklaştı maça. Kart göstermeden bu maçı tamamlar mıyım düşüncesi en büyük yanılgısı oldu. Bütün spor yazarlarının söylediği gibi; maçın başında Oğuzhan ve Van persie'ye kart gösterse olaylar hiç bu hale gelmeyecekti.
Fenerbahçe'ye gelince... Kabul edin ki iyi top oynayamıyorsunuz. Bir sorun var ama Fenerbahçe gerçekten bu olmamalı. Bu galibiyete gerçekten sindire sindire sevinen bir fenerli var mı? Günü kurtarmak Fenerbahçe'yi kurtarır mı? Fenerbahçe son bir kaç yıldır rakibi oynatmamak taktiği ile sahaya çıkıyor. 10 kişi kalan rakibinize kontra atak golü atıyorsunuz! Yani biz 10 kişi ile hücuma çıkmışken. Fenerbahçe'ye bu oyun tüm samimiyetimle söylüyorum yakışmıyor. Sahaya giden, ekran başına oturan taraftara da yazık.
Bazı Fenerli arkadaşlarım - bazıları hepsi değil- Van Persie'nin saha içinde yaptıklarını profesyonellik olarak gördüklerini söyledi. Kesinlikle katılmıyorum. Profesyonellik bu olsaydı bu adam Arsenal ve Manu'da oynarken de bunları yapardı. Oralarda profesyonel değil miydi. Ben arkadaşlarıma söylediklerimi burada da yazayım.
Tarih: 3 Haziran 2002. Türkiye - Brezilya maçı. Hakan Ünsal taça çıkan topu Rivaldo'ya atıyor. Rivaldo dizine çarpan topu sanki suratına gelmiş gibi kendini yere atıyor ve Güney Koreli Hakem Young Joo Kim'e bunu yediriyor. Hakem veriyor Hakan Ünsal'a kırmızı kartı. Zaten 10 kişi götürdüğümüz ve yenik durumda olduğumuz maçta 9 kişi kalıyoruz. Şimdi Rivaldo'nun bu yaptığı da profesyonellik miydi? Eğer sırf galibiyete gölge düşmesin diye "evet" diyecek olursanız milli takımımızın da Hakan Ünsal'ın da hakkını yemiş olursunuz. Gerçi kim ne derse desin o dönem oynadığı Barcelona taraftarı ve takımı bunu kabul etmedi. Ve dünya kupası dönüşünde kupayı kaldırmış olmasına rağmen Rivaldo'yu Milan'a şutladılar. Bizim kazanmaya odaklı futbol kültürümüz Avrupa ve Dünya futbolunda inanın kabul görmüyor. Kendini yere atan, penaltı ve kırmızı kart aldırmaya çalışan oyuncusunu ilk önce kendi taraftarı ıslıklıyor. O yüzden bu oyuncular bu hareketleri oralarda yapamıyorlar. Gönül ister ki Fener uefa'da yoluna devam edebildiği kadar etsin. Van Persie görün bakalım o hareketleri Avrupa arenasında yapabilecek mi? Peki Türk futbolseveri bunu mu hakediyor.
Tarih 9 Temmuz 2006. Dünya Kupası finali. Fransa - italya. Maç 1-1 bitmiş ve uzatmalara gitmiş. Marco Materazzi sonradan basından da öğrendiğimiz kadarı ile Fransız Zidane'a kızkardeşi ile ilgili gerçekten ağza alınmayacak denli ağır bir küfür ediyor. Zidane da kendine hakim olamıyor ve kafayı atıyor. Sonrasında kırmızı kart ile oyundan atılıyor. maçı penaltı atışları sonucu italya kazanıp Dünya Şampiyonu oluyor. Şimdi italyan futbolseverler sevindiler mi? Sevindiler. Onların futbol mantalitesi de bize yakın. Ama kupadan da olsa bu Oyuncuların değerini değiştirmedi. Aksine Zidane daha değerli oldu. 4 yıl sonra Zidane'den pişmanlık içinde özür dilese de olan olmuş artık. Bugün materazzi'nin nerede olduğunu bilen var mı? Ya da futbol kariyerini Hindistan'da bitirdiğini. Peki Ya futbolla biraz ilgili olup da Zidane'ın nerede olduğunu bilmeyen var mı? Piyasa değeri 781 milyon euro olan Real Madrid'in teknik direktörlüğünde ve şampiyon olacak gibi...
Kısacası rakibini eksiltmek, haksız penaltı almaya çalışmak profesyonellik değil ahlaksızlıktır. Kendi meslekdaşlarına karşı saygısızlıktır. Bunun arkasında da durmayın gerçekten. Size galibiyet getirmiş olsa bile. Gün gelir size de aynısını bir başkası yapar, anlarsınız.
Yaptığı faulün arkasından elini şortunun içine sokarak Tosiç'e ne söylediğini biz belki hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz. Belki dört yıl sonra Tosiç'ten özür dileyecek. Ama Nouma elini şortunun içine sokup salladığında bizim gösterdiğimiz tepkiyi bir beşiktaşlı olarak Fenerbahçe'den de beklemek kabul edersiniz ki en doğal hakkımız. Ama görüyor ki Fener camiasının bir kısmı "Van Persie persiler" şeklinde paylaşım yaparak kabulleniyor olayı. Gerçekten bu denli büyük bir camiaya bu kısa süreçli sevinçler yakışmıyor. ileride bunlar dile dolanacaktır.
Futbol oynamayı amaç edinmiş oyuncularla keyifli maçlar seyretmemiz temennilerimle.