Edebiyata çok farklı bir gözle bakan ulvi filozof. Ona göre edebiyat bir anlamda sanatın tüm dallarının kendisinden türediği ana formdur. Heidegger, dilin, somut haliyle varlığa ve düşünceye dair yetkin ifadeleri ortaya çıkaramayacağını, bu yetkinlikteki ifadelerin - parmenides, Herakleitos'ta olduğu gibi- poetik, techne olarak tezahür edebileceğini söyler. Kendisinin Hölderlin ve şiire karşı ilgisi, eski Yunan felsefesine (Sokrates öncesi) ve tragedyaya ilgisi buradan gelir.