Özellikle 12 eylül sonrasında insanların * damarını yakalayan grup olmuşlardır. Basit bir söylemin değil, yeni bir dünya düşünün habercisi olduklarını çok sesli müzikleriyle ispat etmek istemişlerdir. Biraz geç kalmışlardır aslında. Dönem gençliğin değişmeye başladığı dönemdi. Müziğin yanında yaşama dair anlayış da değişiyordu. Buna rağmen o büyük besteleri yaptılar. Türk insanının modern ve devrimci yüzünü anlattılar. Şarkılar kent kökenliydi. Türkü adının sadece bir çağrıştırma amaçlı kullanıldığını görmek lazım. Gizli metaforlarla yüklü şarkı sözleri, müziğin çok sesli oluşu, klasikle modernin bileşimi bize * yeni bir dünyanın kapılarını açmaya başlamıştı. Peki sonra ne oldu? 1996 yılında harbiye'deki konserde gizlidir bu sır. Üniversiteli olduğumuz o hevesli yıllarımızda yeni türkü'nün son konserine gittiğimizi bilmiyorduk. Fena halde sarhoştuk. * Hep konserin "resim" le ya da "yağmurun elleri" yle kapanacağını düşledik. Ama olmadı. Gerçi grup olarak isteklere dayanamayıp geri geldiler; ama sanki o an bir şeyler kopmaya başlamıştı. Klasik kemençenin o konserdeki sesini ömrümüz boyunca unutamayacağız. Gökyüzünde dalgalanan yeni türkü'nün sesini. Son yaşananın en değerli olduğunu unutamayacağız. *****
Açelya şarkısının - ve birçok şarkının - söz yazarı sevgili hocamız meral özbek'i de saygıyla hatırlıyoruz her daim. *
