Anayasa değişiklik paketinin en vahim maddelerinden bahsedelim biraz.
Madde-2 Miletvekili sayısı 550den 600e çıkacak.
Cumhurbaşkanı kararnamesi ile pabucu dama atılacak milletvekilerinin sayısı hali hazırda "sadece" maaşları 7000 lirayken 600e çıkartılacak.
Madde-6 Meclisin idareyi en önemli denetim yollarından biri olan sözlü soru kaldırılacak.
Merak eden arkadaşlar yazılı ve sözlü soru istatistiklerine meclisin sistesinden bakabilir, bu durumun meali seçip yetki verdiğiniz vekiliniz, yürütmeye "kardeş bunu niye böyle yaptın" diye halkın meclisinde soramayacak.
Kaldı ki 99. madde tamamen kaldırıldığı için yürütmeye geçen hükümetin halkta güvensizlik oluşturması üzerine yasamanın elindeki en önemli güç olan gensoru kaldırılıyor.
Madde-8 Yürütme Cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir.
Bakın şu an başında başbakan olan bakanlar kurulu ile görev paylaşımı yapan cumhurbaşkanı değişen anayasa ile tek başına bu görevi yerine getirecek. Akıllarda şu soru "hali hazırda her istediğini yapma kudreti olan bir cumhurbaşkanı tek kuvvet olduğunda ne yapmaz?"
Bahsedilen kararname koca bir yürütme organını kapsadığı için cumhurbaşkanın iki dudağının arasından çıkan her şey kanun gücünde olacak. Ve cumhurbaşkanın tek başına gerçekleştirdiği faaliyetler yargıya tabi değil. Gerisini sizin hayal gücünüze bırakıyorum.
Madde-9 Cumhurbaşkanının bir suç işlediği iddiasıyla incelemesi zorlaştırılıyor.
Madde-12 Ohali cumhurbaşkanı tek ve yek ilan edebilecek. Şu anki mevzuata göre ohal cumhurbaşkanının başkanlık yaptığı bakanlar kurulunun milli güvenlik kuruluna danışması sonucu ilan ediliyor. Yani anayasa değişikliği diyor ki giriş gelişmeye ne hacet Cumhurbaşkanı istediği hali ilan etsin. Ayrıca hangi şartlarda olunursa olunsun anayasanın temel haklar kısmındaki 15. madde ihlal edilemezdi(!) yeni anayasa ile birlikte ohal durumunda insanların yaşam hakkına varan tüm temel hakları ihlal edilebilecek.
Şimdi, önümüzdeki tablo bu denli karanlık ve korkunçken her birimizin mesuliyeti olabildiğince bu akıl tutulmasını insanlara anlatmak. Madem seçip vekil yaptığımız insanlar bizi uçuruma kendileri sürüklediler, kendimizi düşmekten kurtaracak bir tek biz kaldık.
Geri dönüşü olmayan bu noktada yukarıdaki maddeleri akıl alır, mantıklı, vicdanlı buluyorsanız anlatacak pek de bir şeyimiz yok.
Ama inşallah:
Hakkın gemisi bu limandan geçecek
Başları boşları alıp gidecek.
(bkz: hüsnü arkan-hayır)