14 oskara aday olmadan gitmeye heveslendiğim film. film için şimdi şöyle sanatsal böyle sanatsal diye yazmak istemiyorum evet var bir ışık, yok değil. ama 14 dalda oskara aday olacak kadar yok be kardeşim. abartmayın. lütfen gözünüzü seveyim.
film 21. yy da aşkın değil de bireyin önemini anlatıyor bence. hayalinizden vazgeçmeyin, aşkınızdan vazgeçmeyin ise traş. film o sarsıcı duyguyu vermiyor. aşk bu mu oldu? başarılı mı oldular? noldu. ortalama vasat hayatlar. film aşk filmi demeye şahit lazım. adamlar 3 kere yemek yedi 5 kere yattı bir kere de kız için bir şehre gitti diye yılın aşkı mı oldu?
türk filmi olsa kimse suratna bakmaz ama işte elin ecnebisi çekince böyle tapılıyor.
ortalama amerikan filmi diye izleseydim tamam ama öyle oyunculuk şöyle oyunculuk diye önüme koyarsanız kimse kusura bakmasın paparayı yer.
tabii şimdi onların çok umurunda diyorsunuz. umurunda olmaları değil mesele bu entry kızgınıktan çok hüzün içeriyor. populer kültür bizi o kadar yutuyor ki o çekilince aramızdan kendimizi tanımlayacak bir olayımız olmayışına çok üzgünüm. hep populer filmer şarkılar olaylar etrafında dönüyor hayatlar. halbuki gerçekler nerede? gerçek hayat ne lüks içinde olan dubai'de pakstan'lı bir çocuğun hayat mücadelesi mi? savaşlar mı? beyaz saray magazin programları mı? ne? biz kimiz? nereden geldik nereye gidiyoruz. ruhumuzu satmadan. ucuz işlere onu taptırmadan akıp gitsin bu hayat. yılın en iyi filimi buysa film piyasası da mı krizde? la la
kişisel başarı aşkın üstünde mi?
keşke beraber gelişmek için insanlar yollar arasalar. hayat sevince güzelmiş ya.. kuru kuru sevmek olmasın artık bu yaştan sonra ya. seviyorsa yanında olsun karşında olsun ama nefesini hissedecek kadar yakın olsun.