ateşler içinde yanmak mı daha korkunç yoksa kafanda kurduğunun bu set mi? bilmiyorsun.
geride bırakacaklarını düşünüyorsun, objektif bir şekilde, üzüntü ya da sevinçten bağımsızca.
sana tapan, "ilk göz ağrım" diye seven babaanneni, üniversiteye başlamış kardeşini, gitarını, eski sevgililerini, kedini, daima kaybolan salak bilekliklerini, siyah bagetlerini...
yağmuru.
çıkamadığın tüm dağları,
atlayamadığın tüm vadileri..
izleyemediğin ne kadar çok film, okuyamadığın kaç tane kitap, içemediğin kaç çeşit içki, çalamadığın kaç parça, dinlemediğin kaç grup, gezemediğin kaç şehir var?
ufacık oluyorsun. mikroskobik. yapamadığın milyonlarca şeyin arasında küçülüyorsun.
*artık hiç yapamayacaksın.*
içini karanlık sarıyor. üzüntü değil, yetersizlik duygusu. kesinlikle yetişmen gereken dünya tarihinin son trenini kaçırmış, arkasından bakar gibi hissediyorsun.
ayrıntıları son bir kere düşünüyorsun;
senden sonra polisler karıştırmasın diye eski harddiskini çoktan çöpe attın.
senden sonra ailenin peşinden gelebilecek tüm üzücü şeyleri yok ettin.
eski ilişkilerinden kalan tüm mektupları, resimleri yaktın.
cep telefonunun hattını kırdın, telefonla beraber denize attın. böylece sen öldükten sonra bilmeyen insanlar o telefonu arayıp aileni tekrar açıklama yapmak zorunda bırakamayacaklar.
tüm dergi-gazete aboneliklerini iptal ettin.
borçlarını ödedin
kırgın olduğun insanları affettin,
sana kırgın olanlara ise "beni affet" dedin.
verilmiş sözlerinin tutabildiğin kadarını gerçekleştirdin.
uzun süredir uyuşturucu kullanmıyorsun. böylece sen öldükten sonra otopsini yapıp arkandan "zaten keşmiş, uyuşurucudan intihar etmiş" diyemeyecekler.
tanıdığın insanlara bir şeyler yazıp bırakmayı da düşündün ama buna cesaret edemedin.
Ne diyeceksin ki?
*çok üzgünüm?*
*siz bunu haketmiyorsunuz?*
klişe..
yazmamanın bir sebebi daha var.
*hayatım boyunca sorumsuz ve iradesiz bir orospu çocuğu oldum, şimdi de bunun bedelini ödüyorum, hepinizi sevdim, hala da seviyorum.* diyebilecek cesaretinin olmaması.
.
.
.
ağır bir ilaç seçtin.
çabuk ya da acısız olsun diye değil, bir hastane yatağında utançla uyanmaktansa cehenneme gitmeyi tercih edeceğin için. Bir şişe de viskin var.
ilaç içiyorsun, çünkü ailenin 20. kattan yere çakılmış ya da bileklerinden akan kanı tüm yatağını kırmızıya boyamış cesadini görmesini istemiyorsun.
derin bir nefes alıyorsun, için titreyerek.
bir duble viski koyuyorsun, bir tane de buz.
*çıt... çıtt*
hapları teker teker çıkarıyorsun, önüne diziyorsun.
yarım daire şeklinde,
40 tane.
5 tanesini atıyorsun ağzına, viskinden aldığın büyük bir yudumla yutuyorsun.
**seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun değil mi?**
**biliyorum.. sen de benim herşeyimsin**
**seviş benimle..**
derin bir nefes veriyorsun. aklına gelen güzel anıları kovmak için..
bunları zaten çok düşündün
ve düşüne düşüne öyle bir noktaya geldin ki, sanki kendi hayatını aklına getirince izlediğin şey bir film. Tam olarak film de denemez, sanki..
başkasının hayatı..
5 tane hap daha atıyorsun. ısırıyorsun, parçalanıyorlar ağzında. bardakta kalan viskiyi tek yudumda bitiriyorsun.
**selam pazar günü bir parti veriyoruz, ilgilenirseniz bizim barda çalın, ne dersiniz?**
**Alo, az önce kim aradı tahmin et, ilk konser teklifi!**
**ne güzel işte abi, bunun için çalışıyoruz ne zamandır!**
gözlerini sıkı sıkı kapatıyorsun ama yararsız.
Ve o an anlıyorsun, ölene kadar hayatından seçme anları düşüneceksin, kaçışın yok. bu o kadar da berbat hissettirmiyor. sadece beyninin sana yaptığı salak bir tribute..
viski şişesine uzanıyorsun bu sefer bir dubleden fazla koyuyorsun bardağa.
önünde düzenle dizdiğin hapların oluşturduğu yarım daire artık simetrik durmuyor, sol taraftan 10 hap eksik.
5 tane daha alıyorsun, viskinden çok büyük bir yudum çekiyorsun bu sefer. içkinin geçtiği yer yanıyor, midendeki sıcaklık hemen göğsüne ve kollarına yayılıyor, burnundan verdiğin nefesle beraber gözlerin sulanıyor.
sigarana uzanıp bir tane yakıyorsun.
paketinin üzerinde "sigara içmek size ve çevrenizdekilere ciddi zararlar verir" yazıyor. boş boş bakıyorsun, saçma geliyor.
sigaranı içip bitiriyorsun,
bir anda bütün miden ağzına geliyor, öğürtülerini engelliyor, kusma refleksini düzenli nefeslerle kontrol altına alıyorsun.
böyle olacağını biliyordun, o yüzden hazırsın.
saate bakıyorsun,
durmuş.
bu sefer 10 tane hap alıyorsun, bardaktaki viski yetmiyor, şişeyi dikiyorsun kafana. tekrar hayatından kesitler geliyor..
**merak etmeni istemedim, sadece kaçıyorum bazen..**
**kaçmak istediğin zaman en azından haber ver. insanlar sorular sorarlar, sıkarlar. bilirim. benim yanımdayken hiç soru sormayacağım. sadece yan yana otururuz, istersen anlatırsın.. istersen sadece sarılırım sana**
**biliyorum**
**özledim..**
**ben de öyle..**
midene korkunç bir ağrı giriyor, dişlerini sıkıyorsun. sonra tam geçer gibi olduğunu düşündüğün anda öyle kuvvetli vuruyor ki inleyerek iki büklüm oluyorsun.
bacakların uyuşuk, yüzün sanki ateşe verilmiş gibi sıcak..
yatağına uzanıyorsun.
miden korkunç bulanıyor, geçen her saniye kusmamak için verdiğin bir savaş. uyuduğun anda hepsi bitecek, biliyorsun.
yavaşça gözün kararıyor;
gördüğün son imge kendinsin.
bakışların uzakta bir noktaya kitlenmiş. Başını eğiyorsun. yüzünde teslim olmuş bir gülümsemeyle tabutunun başında ağlıyorsun. usulca. Bir yandan kendi cesedinle konuşuyor, bir yandan da saçlarını okşuyorsun..
.
.
.
.
.