Fazla guzellik dolu sözcük zirvalıkları veya ajitatif şeylele doldurmanin anlami yok. Konu istanbul çünkü. Icinde milyon cesit insan barindirir fakat bu insanlarin ancak ve ancak %20si hayatin içindedir. Konumuz da bu zaten, (bkz: içinde olmadığın hayata küfretmek).
Ben bunu anlamlandiramiyorum.
görünmez bir mıknatısın butun o milyonlari kendine doğru çekmesi ve boylelikle uretecek, kesfedecek ve en azindan yasaminda bir kerecik dahi ozgurce yasayabilecek insani; tanri tarafindan bize bahsedilmis bu hayatin disina itiyor.
Bunu anlamlandiramiyorum.
(Kafam iyi kusura bakmayin yazdiklarim bana sacma geliyor ama istanbulda sokakta kaldim su anda otel odalarinda surunuyorum.(iste ajitasyon budur!!)
Sahsen ben, Icinde olmadigim hayati sikerim. Bu dusunce tarzindan kaynakli; yasamimdaki politik, stratejik kararlarimin finalinde her nasil bir durumla karsilasirsam karsilasayim (tabi allah bize çile vermesin. Yani hic kimseye) yine de en azindan bu beton ormaninda tercihlerini kendi yapan ozgur bir insan olarak yasamali.
Amk vallahi son yazdihim cumleden bisey anlamadim.
Neyse ahbap?
Hic sordun mu kendine,
"Buna karar veren kim" diye?