bu skolastik lafında bir artniyet seziyorum açıkçası. tamam halk ve saray zaten kökten islami yayış hayatıyla geliştiği için elbette skolastikvari bir durum olucaktır.
(Edit: unusuru'l belagât'tan bihaber olanların konu dışına çıkması!! Böylece yazarlarımızın neka(dar)da kısıtlı kelime haznesinin olduğunu gördük sözlük.
Sonuçta; farsça, arapça ve türkçeden oluşan, üçüz bir dil haline getirilmiş zenginlikten bahsediyoruz. Bunu inkar etmek saçmalıktır.)