soğuk ve kampüsler arası otobüslerde vazgeçtim öğrenci olmaktan
ve sırt çantamda sigara yanıklı çizimlerle doluydu dosyam
ben itü' de bir gün orta bahçede çimlere uzanabilme ihtimalini sevdim
birinci sınıfın çömezlik kokan, calculus lekeli yıllarında
maslak'ta netscapeli kayıtlar yaşanırdı o zaman
özlemeye başladım sevgilimle gezmeyi
ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra
bizim demirkol'larımız vardı, aran'larimiz vardi
aksel'lerimiz, kuzucu'rımız vardı
bir de sıralara kopya yazma imkanı
abazalik kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda,
çancılık oynamaya başladık
ben vf alıyordum sen aa, geri kalanlar da sessiz harfli notlar..
kurşun kalemlerle kopyalar yazılıyordu fx 5500 lere ve
türk dil kurumu'na inat bir türkçeyle..
abilerimizden öğrendik, 'mak-el' projesinde sabunlama yapmayı..
gumussuyu 'nda usul usul ödev yapılıyordu
ve kapalı mekanlarda ders çalışmayı öneriyordu asistanlar
oysa ratib berker 'de hiç ders çalışmadım ben
merkez kütüphane' de tartışılan sorularım olmadı benim,
makina kantininde çekilen 'ısı transferi' ödevlerini saymazsak.
gumussuyunda usul usul finaller yapılıyordu..
ve belli bir saatten sonra kampüste dolaşmamayı öneriyordu otomasyon duyuruları
oysa hiç ders çalıştığım olmadı benim
ve hiç bir dersten yüksek not alanlar arasında olmadı adım
sınavların ortasında sevimli bir ff' ciydim sadece
kafamda bitirme projeleri kuruyordum, ama derslerden geçemiyordum
ben, bu okulu bitirebilme ihtimalini seviyordum, finallerin açıklandığı zamanda
sınavlar mezuniyeti hep zamansız, amansızca bir hayal kırıklığına çeviriyordu
ben, mezuniyetin kendi dönemimle birlikte olabilmesi ihtimalini seviyordum
ben, bu okuldan mezun olabilme ihtimalimi seviyordum.
yaz okullarında rektörlük çekiyordu cebimde harçlık olacak paranın sıcaklığını
sonra derslere giriyordum, yenik yorgun geçmesiz derslerin çare bilmez sürgünü
ne yana baksam martenzit sanıyordum
gumussuyu yokuşunun yalancı yeşilliğini
derslere giriyordum bir süre
yanımda oturan çancılarla yarışıyordum, yanağım sıra yüzeyinin garantisinde
derslere giriyordum
bir derslikten bir iç dersliğe
son sınıfa yaklaştıkça büyüyordum.
şenliklerin sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin
korkuyordum
sonra çıkıyordum dersten
gumussuyundan bizim eve giden
ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa
ömrümün en amele,
ömrümün en mühendis yolunu koşuyordum.
çünkü sonunda sosyal oluyordum, odam kokuyordum sonunda..
soğuk ve kampüsler arası otobüslerde vazgeçtim öğrenci olmaktan
ve sırt çantamda sigara yanıklı çizimlerle doluydu dosyam
ben bu okulda bir gün jürideki hocaların azarlamadığı bir zamanda
ben bu okulda sadece bilmek zorunda kalanların bildiği bir bitirme hocasında
ben bu okulda, inönü stadına soğuk ve puslu bir cam arkasından bakan
makina fakültesinin herhangi bir odasında
ben bu okulda herhangi bir eski bitirmenin rakamlarını değiştirerek bitirme projesi yapabilme ihtimalini sevdim.
ben, bu okulun beni mezun edebilme ihtimalini sevdim!
o sıralardan geçmiş birine bu dokunaklı şiiri yazdırabilmiş okuldur.