Marksizmden prim elde etmeye çalışan avrupalı liberal solcuların fetiş olgusu haline getirdiği paris komünü gibi sosyalizmden prim elde etmeye çalışan türk sosyal demokratlarının dillerine pelesenk ettiği ve yalan yanlış yorumlarla kuşağın temsil ettiği sosyalizm eksenli eşitlik , özgürlük ve adalet şiarını milliyetçilik ya da liberalizm ile özdeştirerek yeni nesillere ısıtıp ısıtıp pazarladıkları devrimci kuşaktır . 61 darbe anayasısını denize düşen yılana sarılır misali benimsemiş ve temel mottosu emperyalizme karşı savaşmak olan bu kuşak üniversitelerde devrimci öğrenci liderleri ve kulupleri ve hakları birer birer ellerinden alınan işçi sınıfının dönemin adalet partisi iktidarındaki kapitalist faşizmine karşı zaman zaman yollarının kesiştiği bir süreçte birlikte savaşmışlar " 15-16 haziran işçi direnişi " , zaman zaman da öğrenci liderleri kurdukları gerilla örgütleri ile mücadelelerini kırsal alana taşımışlardır. Ancak şu bir gerçektir işçilerin ve öğrencilerin devrimci öfkelerini ve hak arayışlarını örgütleyecek burjuva demokrasisi içinde işçilerin ve emekçilerin parlementoda sesi olabilecek hedefi iktidar olan bir siyasi partinin olmayışı ya da bu kadroların kemalizm ile çok fazla iç içe geçmesinden dolayı pasif davranıp kitleleri kucaklama işini burjuva sol partilere bırakmaları 68 kuşağının politik başarısızlığıdır . Aslında başarısızlık dahi değildir zira hangi sosyalist hareket burjuvazi devlet aygıtının geleneksel kurumları , partileri ve sendikalarından kendisini farklılaştırmadan sosyalist bir yapılanma adına iktidara giden süreçte başarılı olabilir . 68 kuşağı parlamenter sosyalizmine inanan devrimci gençlerin daha sonra gerilla savaşlarına yönelmesi politik açıdan yalnız bırakılmalarından kaynaklanmıştır. Ve parlementoda adlarına sosyalist diyen partiler milliyetçilikten öteye geçememişler ve kemalizm ile mevcut burjuva bağların koparılmaması nedeniyle sonuç paris komunünün dünya devrimcilerine bıraktığı sosyalist deneyim gibi devrimci gücün test edilip onaylandığı bir deney olarak kalmıştır.
Elbette işçi örgütleri ve devrimci öğrenci kulüpleri ile emperyalizme karşı bu onurlu mücadele bütün sosyalistler için reddedilemez örnek bir mücadeledir. Ancak bu işi samsun'dan ankara'ya yapılan emperyalizme karşı Atatürk yürüyüşü gibi , 6.filonun askerlerinin kıçlarına vurarak emperyalistleri denize dökmek gibi , işçi mitinglerinde ordu - millet elele diyerek işin şakşakcılığına kaçmak gibi kemalizm ile soslayarak insanlara yedirmeye çalışmak da pek inadırıcı gelmese gerek. Ulusal oligarşi kapitalist tekellerle sahip olduğu ordunun ve askeri gücün de desteğiyle masabaşında emperyalistlerin taşeronluğunu üstlenirken robert kommer'in arabasını yakmışsın neye yarar , amerikan askerlerini denize dökmüşsün neye yarar. 68 kuşağı belki ölü doğan bir devrimci kuşaktı müneccim değiliz ancak troçkinin entrizmine kapılmadan insanlar dönemde yapılan yanlış ittifakların da bir öz eleştirisini yapmalıdırlar . Zira 68 kuşağını toptan kötüleyen ya da işin kemalizm ittifakını ön plana çıkaran milliyetçi - liberal güruhun karşısında gerçekler sümen altı edilerek savunulamaz.