şimdi efendim eminim aranızdaki hayranlarımdan meraklananlar var.
sınav sabahı aritra neler yedi? neler içti? ne konuştu? kiminle sınava gitti? neler yaptı, neler gordu? gezi fotograflarından nimetlenebilir miyiz? hayır.
öncelikle sunu belirtmek istiyorum ki sınava girecek olan elemana "sakin ol" denmez. dersen o adam gerilir. evet ben de gerildim.
"sakin ol" diye diye gerdiler beni. ama sabah kalktıgımda hepsinden arınmıştım. uyandıgımda kedimi omuzuma kıvrılmış uyurken buldum ve hiçbir şey yokmuş gibi onunla oynaştım bi sure. (aslında zamanım boldu ondan rahattım.) neysem efendim, gayet normal biri gibi kendime yiyecek bir şeyler hazırladım, yedim. duşumu aldım. giyindim. hazırdım. ne var ki annemlerin uzun suredir sinyallerini verdikleri istekleri artık bir isyana dönüşmüştü. "kızım bak guvenme grafik mrafik bişi olur giremezsin sen yap yine yapabildigini ne olur ne olmaz." diyordu annem ciddi ciddi. biraz bozuldum ses cıkarmadım pek. bir şeyler geveledikten sonra evden cıktım. sınava tek gittim.sınav vaktini beklerken sahildeki çay bahcelerinden birinde oturup sigara içiyordum. bir yandan denize bakıyordum ,bir yandan etrafımdaki insanlara. aileler ve onların genç kurbanlıkları garip haller içindeydi. bense tek başına oturmuş gerilmiş bi kızdım halinden pek de memnun olmayan. (sadece karizma olsun diye dedim).
gergindim cunku bana "sakin ol" diyorlardı sakin olmama rağmen. içim sıkılmıştı cunku kanıma giriyorlardı "öss de asıl sorulara" diye. bunlamıştım. sonra bagırıp "eeeöf yeter ama hea özguvenimi sökün alın tabi oldu canım yaaa aaaa" diyesim geliyordu hepsine. sonra sakinleşmeye çalıştım. artık cidden sakin değildim. sadece aşmam gereken bir baraj varken ben butun öss yi karşıma alıyor gibi hissediyordum eski deneyimlerimden.
aklımdaki dusunce bir anda değişiverdi. dikkatli baksalar bi anda hafiflediğimi farkedebilirlerdi belki.
"insanların tek bir hedefi olur. mıymıntı mıymıntı 'ne olursa artık' diyen biri asla başarılı yada mutlu olamaz. hem ne demek ne olursa artık? kendi hedefime guvenmeden her şeye acık halde olacaksam neden ugrasıyorum ki? kendi hedefime bile guvenmiyorken nasıl bir basarı bekleyebilirim?" bunu dusundugum anda aklımdaki tum supheleri etrafımdaki insanların tum sozleri yok oldu.
sınav suresince aklımdaki tek şey grafikti. sınavdan 20 dakika kadar erken cıktım. binadan cıktıgımda yuzume guneş vurdu. herkes gulumsediğimi sanıyordu oysa guneşten yuzumu buruşturmuştum. biraz yurudukten sonra kapıda çocuklarını bekleyen velilerin yuz ifadelerine baktım. öyle karamsardılar ki.. onları öyle gorunce gerçekten gulumsedim. sınavın kolay olduguna dair mesaj vermek ister gibi.
biraz yurudum. aylardır uzerimdeki agırlık, hedefime olan guvensizliğim ve öss nin kendine has kasveti üzerimden kalkmıştı. ilk defa kendimi grafik ögrencisi olarak hayal edebildim. ve sanırım çoktan kazandım.
öss o kadar önemli değildi kendisi açısından. sonucta sadece barajı geçmem gerekiyordu bu sefer. yine de insanın eskiden kalma çelişkileri oluyor, bir şekilde yine hepsini yapmak zorundaymışım gibi hissediyordum kendimi. ama herkesin soylediği, aslında mantıklı gelen ama tam kavranmayan "hedefinizden asla vazgeçmeyin." sözunun anlamını tam olarak kavramamı sağladı. hedefine inanmayan biri asla basarılı olamaz.
ben bugun bunu gordum.