--spoiler--
Salinger’in ilk yazısı 1940 tarihinde yayınlanmış, son eseri “Hapworth” ise 1965 tarihinde yayınlanmıştır. 25 yılda yaklaşık otuz öykü ve bir roman yayımlamış, sonra da susmayı seçmiş bir yazardır. Daha sonra, Salinger, eser yayımlamayı kabul etmeyerek piyasa odaklı başarıyı kendi iradesiyle reddetmiştir.
Salinger Çavdar Tarlasında Çocukları 1951 yılında yayınlamıştır. Bu kitap genç kuşağa yönelmiş bir bakış, gençlerin konuşma biçimlerine dikilmiş bir kulak olarak tanımlanabilir. Bu kitap ilk çıktığında büyük bir başarı ve tartışma getirmiştir; hem okullarda en çok okulan, hem de en çok sansürlenen kitaplardan biri olmuştur Amerika’da.
Bu kitap aynı zamanda Sallinger’ın kişisel manifestosu niteliğindedir: “okul değil mi, al onu vur ona! Hiçbirinn herhangi bir kimseyi değiştirdiğini görmedim…(Çavdar Tarlasında Çocuklar) Kitapta geçen değişim bir anlamda da çağdaş toplum eleştirisidir. Faruk Duman bahsi geçen değişimi şöyle belirtmektedir: “Çağdaş toplum, görüldüğü kadarıyla, elde ettiği ve depoladığı bilgiyle süreğen davranışları değiştiremedi, değiştirmek şöyle dursun iş daha da korkunç bir hal aldı: Aydın kuşaklar, en azından Türkiye’de görebildiğimiz kadarıyla, kendilerinden sonra yetişen gençleri hemen hiç anlamadı ve bu yetmiyormuş gibi, onları bir de ayıplamaya kalkıştılar. Kurdukları görkemli okulları da birer mezbahaya çevirdiler.(Faruk Duman: s.23)
Birincil tekil ağızdan anlatılan romanda Holden 17 yaşında orta sınıf bir ergendir. Hiçbir şeyi umarsamıyor görünen, 17’lik gizli bir duygusaldı Holden. Büyümek istemiyor, olan biten herşey için tayin edilmiş adları sıfatları, inançları kabullenmiyordu. Ama bir yandan da yetişkinler dünyasına karışmak istiyordu; okuldan kaçtı. Kaçışın ardından yetişkinler gibi yaşama ve davranma girişimlerinde bulundu. Üç gün süren bir dizi maceranın ardından hayal kırıklığına uğradı. Okuldan atıldı, zaten sevmiyordu da okulu. Holden’a göre bu dünyanın tüm kurumları sahte, yalan, maddeci ve anlamsızdı. Tek arzusu alıp başını gitmek olan Holden’a göre dünyanın tüm kurumları sahte, yalan, maddeci ve anlamsızdı bu sebeple kendisini tanımadığı bir yere; bir ormana, çavdar tarlasına, gökyüzüne gitmek… Ancak sonunda Holden tepki duyduğu ve uzaklaşmak istediği toplumla uzlaşmayı kabullenir, reddedilen değerler yine hakim olmuştur. Holden; tamamıyla geçmişini anlatır. Buna karşın yetişkin toplum dünyasının kusurlarını anlatır tecrübelerinde. Yaşamının geri kalanını hazin bir sonla; akli yardım alarak, gerçekte büyümeyi redderek geçirecektir.
Holden Caulfield, büyüklerin düzmece dünyasına karşı ergenlik çağının başkaldırısını simgeler ama aynı zamanda modern Amerikan toplumunun da kurbanıdır. Çevresindeki herkesten daha gerçek, sahtecilikten uzak bir karekterdir Holden; dürüstlük ve acının karşımı, yıllar sonra başlayacak öfkeli gençlik hareketlerinin öncü kahramanlarındandır. Sinik ve argoya kaçan sesiyle, ergenliğe sempatik bir biçimde kavrayışıyla ve yetişkin dünyasına yabancılaşmış, öfkeli güvensizliğiyle roman bir kült haline gelmiştir.( Hande Öğüt: s.37)
Salinger, öykülerinde ve romanlarında 1950’lerin Amerikası’na, Amerikan Rüyası’na, yozlaşmaya, ahlaki değişimlere ve materyalist-bireysel doygunluğa ulaşma gibi konulara bir ergenin gözünden ağırlık verir; bu bağlamda onları keskin bir dille eleştirerek hem bireysel hem de toplumsal anlamda insani çürümenin su yüzüne çıkmasını sağlar.( Deniz Gündoğan: s.38)
--spoiler--