--spoiler--
amsterdam'da mexico city adlı mekanda, bir geçkin(bir şeyler yaşayıp kenara çekilmiş kişi) anılarından sağdığı düşünceleri anlatır. Anlatıcı, paris'te başarılı, varlıklı ve popüler bir avukatken her şeyi bırakıp bu şehre göçmüştür. O dönem dilencilere ve körlere yardım etmiş, zor durumdakilere ücretsiz avukatlık hizmeti vermiş, herkese selam vermiş ve herkesle muhabbet etmiş, kendine kötü davrananlara bile iyi davranmış, yardımsever ve güleryüzlü olmuştur; kısacası bilumum iyi davranışta bulunmuştur fakat bunları içinden geldiği için değil insanlarda çok iyi kalpli biri olduğu düşüncesini yaratmak için yapmış, ikiyüzlü ve yapmacık davranmıştır. Bütün bunları dışsal onay almak mesleğinden de öte genel olarak kendi çıkarına hizmet ettiği için yapmıştır. Sadece kendi değil içinde bulunduğu toplum da kötüdür, zira insanlar güç elde etmek amacıyla ikiyüzlü ve yapmacık davranmaktadırlar. Başarılı ve popüler bir avukat, dans etmeyi biliyor, tiyatro ve futbolu yerinde izliyor, üstelik kendi de tenis oynuyor, spor yapıyor, yetmezmiş gibi bir de yardımsever ve güleryüzlü. Bu adam, bütün bu davranışlarıyla görünürde sevgi ve takdir toplamaktadır ama aşağılık insanlar başkalarının mükemmeliyetinden rahatsız olurlar, bu böyledir. Anlatıcımız, simaen bildiği insanların kendisinden nefret ettiğini öğrendiğinde bu gerçeği fark eder.
Toplumsal davranışın içgüdüsel olarak çıkar odaklı konumlanışı saf başkarakterimizi üzmüştür, bunun sonucunda o da nietzscheci bir tavırla insanların tek derdinin güç istenci olduğunu iddia etmiştir. Seine'de boğulan ama yardım etmediği kadından doğan vicdan azabını içinden atamaz anlatıcı. Camus, bu olay üzerinden, felsefesinin temel kavramlarından biri olan sorumluluğa vurgu yapmaktadır. ("Paris köprüleri üzerinde özgürlükten korktuğumu ben de öğrendim." s.91) Camus'ya göre insanlar sözde özgürlük istemektedir fakat özgürlüğün sorumluluk doğurduğunun da farkındadırlar. Sorumluluk almamak için despot efendilere esir ederler kendilerini, despot efendiyi eleştirerek da kendilerini aklarlar, masum hissederler. Ayrıca kitapta genel olarak Dostoyevski'den ileri gelen "herkesin her şeyden sorumlu olduğu" düşüncesi verilmek istenmiş
--spoiler--