bir kere allah korusun, hiç bir çocuğun derisinden çanta, ayakkabı, peluş oyuncak falan yapılsın istemem.. bu sadece bir metafordur..
otobüsün örnek olarak verildiği, herhangi bir toplu ortamda, yanındaki annesini ve/veya babasının ömründen şöyle temiz bir 4 sene götüren yavrudur.. bazen nedenli, bir şeye kızarak bağırırlar..
- şeker istiyorm..
+ hayır yemek yi..
*rrrrrrroooooooooooooooooaaaaaaaaaiiiiiiiivivvvvvvvvvzzzzzzhhheeeee*
efekt hakkaten bu.. sanırsın çocuk çocuk değil miğfer dibi'ne akın yapan bir orc savaşçısı.. zaten orclarda böyle bir güç olsaydı alırlardı o karşılaşmayı bence..
bazen nedensiz oluyor ama bu iç parçalayıcı (soyut değil, somut anlamda.. bildiğin iç kanama geçiriyorum o çığlıkla çünkü..) bağırış..
- şeker istiyorm..
+ aman al peki..
şeker alınır, çocuk elinde şekerledir artık.. ama yine de;
*rrrrrrroooooooooooooooooaaaaaaaaaiiiiiiiivivvvvvvvvvzzzzzzhhheeeee*
öyle bir sestir bu hakan aysev bile gelse hayranlıktan kendini asar bu bas bariton karşısında..
niye evladım niye?.. niye bu kaçınılmaz son.. bağırdın, etraftaki sivrisinekler öldü patır patır yere düştüler.. hatta üç metre ilerideki amca bile olduğu yerde yere yığıldı, çırpınıyor.. otobüsün abs'si bozuldu..
son anda kattık otobüsü.. siz de hiç uyarmıyorsunuz, kuzu gibi okuyorsunuz, otobüslü başlığın içinde otobüs geçmeyen ilk entrysini..
atik olun biraz..
sözlerimi şöyle bitirmek istiyorum:
*rrrrrrroooooooooooooooooaaaaaaaaaiiiiiiiivivvvvvvvvvzzzzzzhhheeeee*