bazıları sola olan düşmanlıklarından, demokrat maskesi altında bir canavar yattığından ötürü bunu "komünizmin son kalesinin" yıkılışı olarak değerlendiriyorlar. son 20 yılda komünizmin o kadar çok kalesi varmış ki, kapitalistler ala ala bitiremediler. bunları bir yana bırakalım, işin çarpıtma boyutunu aşıp gerçeklerle yüzleşelim.
engels, gotha ve erfurt programının eleştirisinde ve antidühring isimli yapıtlarında sosyalist düzende sınıfsal ayrılıkların devam edeceğini yazıyordu. aradaki sınıfsal farklılığa karşın, sınıfsal karşıtlığı yok edecek şeyinde işçilerin devleti olacağını söylüyordu. yani kısacası üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin sonlandırılmasından söz ediyordu. her ne yapılırsa yapılsın sosyalist bir düzende, kapitalist düzendeki gibi olmasa da sınıfsal farklılıkların, alım gücündeki farklılıklar devam edecektir. elbette sosyalizme dair bilgisi 5 para etmeyenler ise bunları bilmeden son komünist devleti yıkmanın verdiği hazdan söz edecekler. onları duygusal masturbasyonlarıyla baş başa bırakıyoruz.
stalin, sosyalizmin ekonomik sorunları isimli kitabında, sosyalist devletin daha önce kitaplarda yazmadığı bir sorunla karşılaştığını yani hızlı sanayileşmenin durgunluğu getirdiğini yazar. buna önerisi ise maaş farkının açılması ve tüketimin daha çok pompalanması olmuştur. ikinci önerisi ne kadar doğrudur tartışılır ama tüm antistaliznimine rağmen gorbaçov'da aynı öneriyi s.b'de uygulamıştır. ekonominin durgunluğa girdiğinden ve tembelliğin başladığından söz eder. şimdi burada ciddi bir hata var. sosyalist düzenden komünist düzene doğru gider çalışmak insanlık için gittikçe azalacaktır. sonunda çalışma zorunluluğu kalmayan bir dünyaya doğru ilerleeycektir. eğer çalışma saatlerini uzatmaktan bahsediliyorsa o zaman kapitalizmin ne günahı var? sorun tam da burada. sosyalist düzen, kapitalist dünya ekonomisinin çerçevesinde kaldıkça onunla rekabet etmek zorunda kalacak. ve sosyalist düzen yayılmadıkça bir noktadan sonra eğer mükemmel bir yönetici kadrosu yoksa yıkılacaktır. yani sosyalizm mücadele etmek zorundadır. mücadele rekabet ile değil, devrimin alanını genişleterek olacaktır.
küba yarın öbür gün yıkılırsa sosyalistler için bir gerileme olacaktır. ama sosyalizm mücadelesi bitecek mi? hayır, bu mücadele kapitalizm var oldukça devam edecektir. tüm başarısızlıklara ya da baskılara karşın kapitalist sömürü devam ettikçe, insanlar gene sosyalizme doğru yüzlerini dönecekler. bugün küba gider, kore gelir, nepal gelir. önemli değil. ne sosyalistler küba'yı örnek olarak gösterdikleri için bir şey kaybederler ne de sosyalist mücadele sona erer. çünkü bu mücadele, nesnel şartların doğal bir zorunluluğu olarak doğuyor.