demokrasiyi sadece oy vermek zanneden zihniyetin top yekün saldırdığı, hiçbir şekilde en ufak adam akıllı yorum yapmadan "öhöm senin baldırın çıplak" "ehem aysun kayacı sen nesin vs" şeklindeki açıklamalarla aklınca siyaset bilimi dersi verenlerin çıktığı durum.
21. yüzyılda bile, bu durum yani "eşit oy ilkesi" dünyanın en ünlü üniversitelerinde hocalık yapan profesörlerce bile tartışıladurur. ha demokrasilerde eşit oy ilkesi bana göre de olmazsa olmazdır ancak, bu fikri belirtmek de demokratik hak kullanmaktır bir nevi.
biz sanayi devrimini ve sınıfsal ayrımları yaşamadan eşit oy ilkesini benimsemiş ve demokrasiye geçmiş bir ülkeyiz. nuray canan bezirgan tarzı şahıslar mustafa kemal "tek partili bir cumhuriyet" kurduğunu üzerine basa basa söyleyerek sözüm ona demokratçılık oynayadursun, biz alttan değil, üstten gelen bir dalga ile demokratik hayata geçtik.
size bir demokrasi dersi vereyim öyleyse; grup olarak verdikleri yasa teklifine muhalefet "evet" olarak el kaldırınca bunu muhalefetin teklifi zannedip "hayır" olarak oylayıp, kendi verdikleri yasa teklifinin reddeilmesini sağlayanlar da düşünebilenler değil mi? şimdi düşünerek, hani bazı liboşlar öterya, "bireysel" düşünerek karar veren birileri mi var burada karşımızda? hani düşünce özgürlüğü? diğer yandan, akp grup başkanvekili sadullah ergin'in hatay'da imza attığı yolsuzlukları belgelerile ortaya koyan geçen dönemin akp milletvekili fuat geçen neden partiden ihraç edildi? ya da turan çömez'in belgeleriyle ortaya koyduğu yolsuzluklardan sonra, maliye bakanı hakkındaki ithamlardan sonra partiden ihraç edilmesi hangi bireysel özgürlük? afyon milletvekili mahmut koçak "başbakan kasımpaşa üslubunu bıraksın, gerginlik tırmanıyor" şeklindeki gayet iyi niyetli bir uyarısından sonra akp'den ihraç edilmesi hangi demokrasi teamülünde var?
ön seçim olmadan parti liderinin işaret ettiği kişilerin milletvekili adayı olduğu bir sistem mi demokrasi? dokunulmazlık zırhı arkasına sığınarak, hakkındaki belgeli suçlardan korunmak mı demokrasi? çıkan yasalardan bihaber 3-5 suni gündeme göre oy vermek mi demokrasi? tüm toplumun vergisinin payının olduğu devlet imkanlarıyla seçim çalışması yapmak mı demokrasi? sadece kendi siyasi erkine engel ounduğunu düşündüğü zaman aklınca demokratik adım atmak mı demokrasi? örneğin geçen yıl 2. tura kadar cumhurbaşkanını halkın seçmesi fikrine bir tarafları ile gülüp, "ak parti olarak biz seçeriz" diyenler mi demokrat yoksa seçemeyince halkçı kesilip, alelacele, toplumda tartışılma imkanı dahi bırakmadan bir sistem değişikliğine giderek "halk seçsin" diyenler mi demokrat?
sanayi devrimini, sınıfsal çatışmaları atlamış bir toplum olarak birçok antidemokratik uygulama ve yasa ortada duruyorken, sadece kendine demokrat olanların yaklaşımıyla kendisini en demokratiik insan zannetmeleri bazılarının ilginç bir sonuç olsa gerek.
başbakanın söylediği gibi "80 yıllık cumhuriyet hükümetleri döneminde bu döneminde olanlar olmamıştır" buradaki bir ayrıntıya dikkatinizi çekerim her seferinde "80 yıllık cumhuriyet hükümetleri" der, yani 2003 yılına kadar olan hükümetleri kast eder ve "cumhuriyet hükümetleri" der, kendisini sanıyoruz "cumhuriyet hükümeti" saymıyor. zihniyet dile vuruyor olsa gerek. kendileri 6 yıllık cumhuriyet hükümeti olmayan hükümet olarak, olmayanları başarmışlardır cidden...
bukalemun misali değişenlerin, değişmeyenlerin, cumhuriyetçi olmadan demokratçılık oynayanların olduğu ülkemde ancak aysun kayacı topa tutulur zaten. ne de olsa sarışın, manken, çok sevgili değiştiren bir hatun.
yine söylüyorum, eşit oy ilkesi temel taşlardandır demokrasilerde ancak, bizdeki demokrasi adlı otomobilde boya var, saç çürük, motorun pistonları kötü yağı yeni, diferansiyel kötü şaft iyi. "evet piston kötü ama yağ iyi abi muhteşem demokrasi" demek hakikaten komik.